Sezgin Tanrıkulu: 90'lardan çok daha vahşiler

Tanrıkulu, Kürt kimliğinin de saldırı altında olduğunu belirterek, "Arkadaşlarımız yanı başımızda vuruldular, hapsedildiler, sürgün edildiler” diyerek, geçmişte yaşananları hatırlattı.

Diyarbakır Baro Başkanlığı ve İnsan Hakları savunuculuğu görevinden sonra CHP’nin İstanbul’dan milletvekili seçilerek iki dönemdir yasama faaliyetlerine katılan Sezgin Tanrıkulu, HDP’lilerin ardından iktidarın hedefi haline geldi. Silahlı Hava Araçlarının sivil insanları vurduğunu gündeme getirmesinin ardından önce Tanrıkulu hakkında AKP medyası üzerinden linç kampanyası başlatıldı. Ardından AKP Genel Başkanı sıfatı ile Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan, Tanrıkulu’nu hedef alarak, “teröre destek verdiğini” savundu.

‘ARKADAŞLARIMIZ YANI BAŞIMIZDA VURULDU’

Kendisine yönelik saldırıları, “Kullandıkları bu yöntemlere yabancı değiliz” sözleriyle değerlendiren Tanrıkulu, AKP’den önceki hükümetlerin de bu tür yöntemleri kullandığını AKP’nin bu yöntemleri önceki, “baskıcı hükümetlerden” miras aldığını söyledi. “Daha öneki hükümetler de insan haklarını savunanlara karşı ölüme kadar götürecek yöntemleri denediler. Arkadaşlarımız yanı başımızda vuruldular, hapsedildiler, sürgün edildiler” diyen Tanrıkulu şu değerlendirmeyi yaptı:

‘90'LARDAN DAHA VAHŞİLER'

“Bunlara yabancı değiliz, şaşırtıcı değil. Ama AKP’nin 15 yıllık iktidarlarının sonunda geldikleri yer 90’lardan çok daha kötüdür, çok daha vahşidir, çok daha kuralsızdır. 2002 yılında iktidara geldiklerinde, özgürlük, insan hakları demokrasi iddiasıyla iktidara geldiler. Şimdi adaletsizliğin, hukuk dışılığın aktörü haline geldiler. Ben bu iktidarı TOMA, Dozer ve SİHA iktidarı olarak tanımlıyorum.

‘BENİ SOKAĞA HEDEF GÖSTERİYORLAR’

Linç kampanyasının ve hedef göstermenin cumhurbaşkanı düzeyine çıkmış olması ve neredeyse bakanların ve AKP yöneticilerinin başka siyasi partilerden insanların tek tek vekillerin bulundukları yerden doğrudan doğruya şahsımı hedef gösteren açıklamalarının bir amacı da sokağı tahrik etmektir. Bunun ne tür sonuçlara yol açtığını geçmişten birçok örnekten biliyoruz. Bunu bilerek yapıyorlar. Beni bu kadar çok hedef göstermeleri, ne kadar doğru bir şey yaptığımız ortaya çıktı. O utanç üzerlerine yapıştı. Şimdi başka utançlarla yüz yüzeler. Beni suçlayarak bunların sabıka kaydına işlenmesine engel olmayacaklar.” 

ERDOĞAN SÖYLEDİ YARGI HAREKETE GEÇTİ

Hedef haline getirilen sözleri Meclis kürsüsünde dile getirdiğini ve bu yüzden de “yasama sorumsuzluğu kapsamında” olduğunu belirten Tanrıkulu, sözlerinin soruşturma konusu yapılamayacağını söyledi. Tanrıkulu, “Ama bunu yaparak, milletvekilinin ifade özgürlüğünün önün kesilmesi parlamenter rejimin bittiğinin göstergesidir” dedi ve Erdoğan’ın kendisini hedef göstermesinden sonra savcılığın harekete geçtiğini hatırlattı.

KÜRT KİMLİĞİMDEN DOLAYI DA SALDIRIYA UĞRUYORUM

Kendisine bu denli saldırılmasında Kürt kimliğinin de payı olduğunu dile getiren Tanrıkulu, şöyle konuştu: “Siyasetçi kimliğimden önceki kimliğin insan hakları savunuculuğu ve avukatlıktı. Milletvekilliği eski kimliklerime siyasetçi kimliğimi de eklendi. Eskiden de rahatsızlık veriyordum, bugünde rahatsızlık veriyorum. Ben Kürdüm. Bu kimliğim de rahatsızlık veriyor. Bu kimliğim üzerinden de ‘zaten bu böyledir’ gibi cümleleri gizli özne olarak kullanıyorlar.  Bunları dile getirdiğinizde iki soru gündeme getiriliyor.”