GÖRÜNTÜLÜ

Sinema emekçileri de tek adam rejimine 'HAYIR' diyor

AKP/Saray iktidarının MHP ile birlikte dayattığı tek adam rejimine karşı başlatılan ‘Hayır’ kampanyasına toplumun farklı kesimlerinden destekler artıyor.

ANF'ye konuşan sinema emekçileri, 16 Nisan’da yapılacak referandumda ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını açıkladı...

Referandumdan ‘Evet’ çıkması halinde ülkede diktatörlüğün tamamen hakim olacağını belirten Ahmet Kaplancı, “Sur, Şırnak ve Nusaybin’deki öz yönetim direnişleri sırasında yüzlerce insanımız öldü. Devlet bütün gücünü kullanmasına rağmen 104 gün boyunca bir sokaktaki direnişi kıramadı ancak bu durum basın üzerindeki sansürden kaynaklı Türk medyasına yansımadı. Yine 14 yıllık bir iktidar süresinde bu ülkede birçok şey olumsuz anlamda değişti. En basitinden ekonomi altüst oldu, işçilerin maaşlarına komik miktarda zam yapılırken, vergiler sürekli arttırıldı. Tek başına bu sebepler dahi 'Hayır' demek için yeterli” dedi. 

'HALKLAR İKTİDARIN KURBANI OLAMAMALI'

Referandum sürecinde iktidar dışında hiçbir partiye propaganda yapma hakkının tanınmadığına dikkat çeken Kaplancı, şunları söyledi: "Bu durum Mussolini ve Hitler dönemlerini hatırlatıyor. Umarım tarih tekerrür etmez! Dünya tarihine diktatörlükle yönetilen yeni bir ülkenin eklenmesini engellemenin yolu halkların kardeşliğinden geçmektedir. Halkların iktidarın kurbanı olmaması, kurumların kapatılmaması ve basının baskı altına alınmaması için duyarlı kesimleri ‘Hayır’ demeye davet ediyorum.”

'YENİ KATLİAMLARIN YAŞANMAMASI İÇİN...'

OHAL’den yararlanılarak kapatılan basın kurumlarını, tutuklanan siyasetçileri ve öz yönetim direnişleri sırasında talan edilen şehirleri hatırlatan Welat Yalçın, “Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak ve Gever’de yaşanan vahşetlere basın yoluyla birebir tanık olduk. Son birkaç ay içinde KHK’lerle birçok basın kuruluşu kapatıldı, toplumun vicdanı olan gazetelerin ve ajansların kapılarına kilitler vuruldu, malzemelerine el konuldu. Birçok sivil toplum kuruluşu kapatıldı. 6 milyon insanı temsil eden bir siyasi partinin milletvekilleri şuursuzca gözaltına alınıp tutuklandı. 2017 yılında sözde 'parlamenter sistem' ile yönetilen bir ülkede bu tür katliamlarla karşı karşıya kalıyorsak yönetiminin tek adam sistemine evirildiği bir sistemde neler yaşarız, tahmin bile edemiyorum. İşte bu nedenle referandumda tabii ki ‘Hayır’ diyeceğiz” şeklinde konuştu.

Kürdistan ve Türkiye halklarına çağrıda bulunan Yalçın, “Yaşanan katliamların hukuk zemininde hesabının sorulması ve bir daha bu tür olayların gerçekleşmemesi için vicdan sahibi herkesin ‘Hayır’ demesi gerekir” dedi.

Demokrasi mücadelesinin kararlı bir biçimde sürdürülebilmesi için referandumda ‘Hayır’ oyu kullanacağını açıklayan İbrahim Yıldırım, “Bu toplumun ve ülkenin iyi yarınlara demokrasiyle kavuşabileceğine inandığımızdan çoğulculuğu savunuyoruz. Bu nedenle bir kişinin onayına, fikrine ya da aklına bağlı değil, toplumun tüm kesimlerinin rızasının alındığı bir sistemden yanayız; bundan dolayı ‘Hayır’ diyoruz” ifadelerini kullandı. 

'İKTİDAR İLE AYNI DÜŞÜNMEYEN HERKES POTANSİYEL TERÖRİST!'

“Ekonomideki bozulmadan tutun da toplumsal olaylara, oradan uluslararası arenadaki duruma kadar yaşananların hepsi ‘Evet’in ayak sesleridir” diyen Yıldırım, şöyle devam etti: “Bugün iktidar ile aynı düşünmeyen herkes ya potansiyel terörist ya da güvenlik açısından sorun teşkil edebiliyor. Halkın iradesi ile seçtiği yerel yönetimlere bir şekilde devlet eliyle müdahale edilebiliyor. Akademiler, bir ülkede fikrin en özgür şekilde dile getirildiği kurumlar iken, bugün hakim fikrin dışına çıkan bütün akademisyenlerin uzaklaştırılabiliyor. Son bir yılda ekonomi çöktü, Dolar tavan yaptı. İnsanlar artık evine ekmek götüremiyor, işten atılanların sayısı yüz binlerle ifade ediliyor; bu kabul edilebilir bir durum değil. Cezaevleri doldu ve bunun tek nedeni söz konusu insanların potansiyel 'evetçiler' olmamalarıdır. Sizin dünyayı algılama tarzınız birbirinden farklı olabilir ama bir arada yaşamak zorundasınız, işte bunun adı demokrasidir. Siz tüm bu yetkileri toplayıp bir kişiye devrederseniz- bu kişinin kim olduğu çok önemli değil- toplumdaki farklı kesimlerin hakkını gözetmeye aklı yetmeyebilir. Çoğu zaman Meclis dahi buna yetmeyebiliyor. İşte bu nedenle toplumun dahil olabileceği, sözünü ve fikrini söyleyebileceği bir yarın için ‘Hayır’. Mesele hayır demekle bitmiyor. 16 Nisan'dan sonraki gün 'Hayır' çıkarsa demokrasiye olan inançla daha yoğun bir şekilde mücadele etmeliyiz.”