Tutsak Kürt gazetecilerin duruşmasına yarın devam edilecek
Tutsak Kürt gazetecilerin duruşmasına yarın devam edilecek
Tutsak Kürt gazetecilerin duruşmasına yarın devam edilecek
Kürt basın kurumlarına yapılan operasyonun ardından haklarında dava açılan 24'u tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı davanın 5'inci duruşması 17 Haziran'da görülmeye başlanacak. Geçtiğimiz duruşmada sundukları "Özgür basın savunması" ile mahkemeye gazetecilik dersi veren tutsak gazetecilerin duruşması öncesi ise BDP, ÖHD, TGS tarafından gazetecilerin duruşmasına duyarlılık çağrısı yapıldı.
Kürt basın kurumlarına yönelik 20 Aralık 2011 tarihinde "KCK" adı altında düzenlenen operasyonlar sonrası haklarında dava açılan 24'ü tutsak 46 gazetecinin yargılandığı davanın 5'inci duruşması 17-19 Haziran arası İstanbul 15'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite, Fırat Haber Ajansı, Etkin Haber Ajans ve Fırat Dağıtım şirketinde çalışan, yaptıkları röportajlar, izledikleri haberler suç delili sayılan ve 19 aydır tutuklu olan 24 gazeteci geçtiğimiz duruşmada mahkemeye tüm tutsak gazeteciler adına sundukları "Özgür basın savunması"na ek olarak savunmalarını vermeye devam edecek. Duruşma öncesinde ise BDP, ÖHD, TGS'den gazetecilerin duruşması öncesi duyarlılık çağrısı yapıldı.
ÖZGÜR BASIN SAVUNMASINI YAPTILAR
Yaptıkları haberler, röportajlar ve haber kaynakları ile gerçekleştirdikleri görüşmelerin suç delili yapılarak yargılanan gazeteciler, geçtiğimiz duruşmada tutukluluklarının 16'ıncı ayında ilk kez anadillerinde savunma yapabilmişlerdi. Tutsak gazetecilerin ortak kaleme aldıkları ve gazeteci Ertuş Bozkurt tarafından sunulan "Özgür basın savunmasında" gazeteciler, mahkemeye özgür Kürt basın tarihini ve gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini anlattı. Savunmalarına başlarken Kürt basını olarak tarih boyunca yüz yüze kaldıkları baskı ve sindirme politikalarına ve son olarak da kendilerini hedef alan KCK operasyonlarına değinen gazeteciler, Kürt bilge Musa Anter'in sözlerine atıfta bulunarak mahkemeye "Siyasi soykırımın tanığı, sanığı ve davacısıyız" dedi. Başlıklar halinde sunulan ortak savunmada gazeteciler, "Bu anlamsız, haksız, hukuk dışı suçlama karşısında savunma yapmamız hem mesleğimiz ve temsil ettiğimiz değerler açısından hem de hakikate olan bağlılığımız nedeniyle anlamsız olacaktır. Kaldı ki bizi siyasi yaklaşım ve kararlarla yargılayanlar herhalde bizden hukuki bir savunma da beklemiyorlardır" diyerek, iddianamede suç delili olarak sunulan iddialara ise yanıt verme gereğini duymadı. Ortak savunmada haklarında açılan davanın "Kürt basınını mahkum etme davası" olduğunu belirten gazeteciler, iktidarın rıza imal makinesi olan ana akım medyadan farklı davrandıkları ve gerçeğin habercisi oldukları için bu davada yargılandıklarını söyledi. Gazeteciler iddianameye ilişkin ise, "Önümüze koyduğunuz deliller de gazeteciliğimizin kanıtıdır" diyerek, iddianamenin hukuki bir metin olmadığını ortaya koydu. Bireysel savunmalara da geçilen duruşmada savunmaları alınan gazeteciler ise, ortak savunmaya katıldıklarını ifade ederek, Türkiye halklarının, dinlerinin, kadınların, işçilerin, öğrencilerin ötekileştirilen, baskıya maruz kalan her kesimin sesi olan özgür Kürt basınında yer almanın, hedef seçilmelerinin nedeni olduğunu belirtmiş ve mahkemenin kendilerine yönelttiği iddiaların suç olmadığını söylemişlerdi. Savunmaların hemen ardında ise delil ikamesine geçen mahkeme heyetine karşı gazeteciler delil ikamesinin bu aşamada yapılmasının hukuksuz olması sebebiyle delil ikamesinde sorulan sorulara yanıt vermedi.
İPEKÇİ: BU YARGILAMA TEHDİDİYLE TÜRKİYE İLERLEYEMEZ
17 Haziran'da başlayacak ve 3 gün boyunca devam edecek 5'inci duruşma da tutsak gazetecilerin savunmalarıyla devam edecek. Duruşma öncesi duruşmaya duyarlılık çağrısı yapan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Türkiye'de yaşanan esas sorunun ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırlandırması olduğunu söyledi. İpekçi, "Türkiye'de 63 meslektaşımız tutuklu. KCK, Ergenekon, Odatv ve Devrimci Karargah davalarından tutuklu çok sayıda meslektaşımız var. Tahliye olan meslektaşlarımızın davaları ise hala devam ediyor. Türkiye'de ciddi anlamda basın özgürlüğü sorunu var. Hapisteki gazeteciler sorunu var" dedi. Gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirten İpekçi, "Ancak siyasetçiler 3. ve 4. yargı paketleri adı altında yetersiz düzenlemelerle güya çözdüğünü iddia ediyor. Oysa hapisteki gazetecilere bu yargı paketlerinin hiçbir etkisi olmadı. Adli suçlardan tahliyeler oldu, ama fikir suçlarından yargılanan kimse beraat etmedi. Kanunlardaki o baskılar olduğu gibi duruyor. Köklü bir değişikliğin yapılması gerekiyor. TMK kökten kaldırılması gerekiyor ceza kanunun değiştirilmesi gerekiyor" dedi.
Gazetecilerin hala "terörist" iddiasıyla tutuklu bulunduklarını sözlerine ekleyen İpekçi, bu tutuklamaların siyasi iktidarın baskısal tutumundan kaynaklı olduğunu vurguladı. İktidarın bir an önce ileriye dönük radikal adımlar atması gerektiğini söyleyen İpekçi, "Pazartesi günün KCK davasında yargılanan meslektaşlarımızın davası görülecek. Yurt dışından da gazeteci örgütleri gelecek. Avrupa Gazeteciler Federasyonu adına bir meslektaşımız davayı takip edecek. Biz öncelikle tahliye, ama acilen kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak meslektaşımızın üzerindeki bu mesnetsiz iddiaların kaldırılmasını istiyoruz. Bu yargılama tehdidiyle Türkiye ilerleyemez demokratikleşemez" şeklinde konuştu. Başlatılan "çözüm sürecine" değinen İpekçi, "İki silahlı grup silah bırakma kararı aldı. Belki bizim aşağıda bir sorunumuz yok, sorun yukarıda devlet düzeyinde. Silahlı grupların anlaştığı yerde devlet silahsız sivil vatandaşıyla barışmayı başaramadı. Gazetecilerin, aydının ve öğrencinin hapishanede tutulmasının hiçbir nedeni yok. Silahın olmadığı yerde kalemden korkulmaz. Kalem nasıl tehdit olabilir? Silahların barıştığı bir yerde neden fikirler mahkum ediliyor. Barış olacaksa sadece silahlı gruplar arasında değil, devlet ile sivil toplum arasında da barış olması gerekiyor. İçerdeki bütün siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.
KOÇALİ: HEM SERBEST BIRAKILMALILAR HEMDE ÖZÜR DİLENMELİ
Duruşmaya duyarlılık çağrısında bulunan BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Filiz Koçali ise KCK adı altında yürütülen operasyonlar sonucu açılan davaların bir gerekçesinin kalmadığını söyledi. Bu kapsamda tutuklanan ve yargılamaları devam eden Kürt gazetecilerinde artık bir an önce serbest bırakılması gerektiğini ifade eden Koçali, "Artık bu davaların gerekçesi kalmadı. Hukuksuzluğu zaten kanıtlandı. Bir an önce gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu güne kadar yapılan anti demokratik uygulamalar için özür bekliyoruz. Son derece yetenekli gazeteci arkadaşlarımız en verimli dönemlerinde cezaevinde tutuluyor. Madem bir sürece gidildi, bunun gerekleri yapılmalı. Hem hukuken hem süreç açısından gereği yapılarak arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır."
EPÖZDEMİR: TUTUKLUKTA ISRAR ETMEK MANİDARDIR
Davada tutsak Kürt gazetecilerin avukatlarından Özgürlükçü Hukukçular Derneği Başkanı Fırat Epözdemir ise, bu duruşmada öncelikle mahkeme tarafından hukuka uygun olamayan biçimde yürütülen delil ikamelerinin yeniden hukuka uygun bir şekilde yapılmasını talep edeceklerini söyledi. İstanbul 15'inci Ağır Ceza Mahkemesi ve Diyarbakır 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'nin diğer KCK davalarının sonuçlarının aksine tutuklulukta ısrar ettiğini dile getiren Epözdemir, bu mahkemelerinde bir an önce bu tavırdan vazgeçmesi gerektiğini ifade etti. Tutuklulukta ısrar eden bu mahkemelerin tavrını manidar ve düşündürücü olarak nitelendiren Epözdemir, "Gazeteci arkadaşlarımız tutukluluk süreleri de göz önünde bulundurularak bir an önce tahliye edilmelidir. Yine hukukçular olarak yoğun bir katılım sağlayarak gazetecilerin yanında olacağız" dedi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Kürt özgür basın kurumlarında çalışan 46 gazeteci 20 Aralık 2011 tarihinde Türkiye tarihinde ilk defa görülen bir şekilde toplu bir biçimde gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazetecilerden 36'sı çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Gazeteciler hakkında hazırlana iddianame 11 Mayıs 2012 tarihinde tamamlandı. İddianamede gazetecilerin yaptıkları ve çalıştıkları basın kuruluşlarında yayınlanan birçok haber, röportaj ve çalışma suç delili olarak gösterildi. İddianamede ayrıca gazetecilerin yaptıkları haber içerikli telefon görüşmeleri, izledikleri basın açıklamaları, haber kaynaklarından haber bilgisi almaları gibi en temel mesleki faaliyetleri de "örgütsel faaliyet" olarak nitelendirildi. Gazetecilerin 14'ü hakkında "örgüt yöneticiliği", 32'si hakkında ise "örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılama başlatıldı. Gazeteciler ilk olarak 10 Eylül 2012 tarihinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda mahkemeye çıkarıldı. Yurtiçi ve yurtdışından birçok gazetecilik meslek örgütü temsilcisinin katıldığı duruşmada tutsak gazetecilerin anadilde savunma talepleri reddedilmiş, bu tutumu gazeteciler duruşma salonunda ağızlarına siyah bant takarak ve "Özgür basın susturulamaz" sloganları ile protesto etmişti. Duruşmada gazetecilerin tutukluğunda ısrar eden mahkeme heyeti, yalnızca Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus ve Fırat Dağıtım çalışanı Cihat Ablay tahliye etti. 12 Kasım'da Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusu'nda görülen 2'nci duruşmada ise cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerine katılan tutuklu gazeteciler adına duruşmada söz alan DİHA Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya, devam eden açlık grevlerine dikkat çekmek için konuştuğu sırada mahkeme başkanı tarafından zorla salondan çıkartılmak istendi. Duruma tepki gösteren gazeteciler duruşma salonunu terk etti. Duruşmada Oktay Candemir ve Fırat Dağıtım çalışanı Çiğdem Aslan tahliye edildi. 4-8 Şubat arasında görülen 3'üncü duruşmasında ise gazetecilerden 7'si tahliye edildi. Davanın 4'üncü duruşmasında ise ilk defa Kürtçe savunma yapan gazetecilerden yalnızca Sadık Topaloğlu ve Zeynep Kuray tahliye edilirken, davada yaptıkları savunmalar ve Ermeni Soykırımı'nı anmaları sebebiyle gazeteciler hakkında mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunuldu.
Davada yargılanan tutsak gazetecilerin isimleri ise şöyle: "Mikail Barut, Nurettin Fırat, Turabi Kişin, Ramazan Pekgöz, Ertuş Bozkurt, Mazlum Özdemir, Ayşe Oyman, Yüksel Genç, Semiha Alankuş, Nevin Erdemir, Nilgün Yıldız, Fatma Koçak, Nahide Ermiş, Ömer Çelik, Dilek Demiral, Selahattin Aslan, Şeyhmus Fidan, İrfan Bilgiç, Hüseyin Deniz, Davut Uçar, Kenan Kırkaya, Haydar Tekin, Mehmet Emin Yıldırım, Sibel Güler."