Şiddete örgütlü mücadeleyle cevap

Kadına yönelik şiddete set vurmaya ancak örgütlü mücadeleyle ulaşılacağını belirten Arzu Temo, Kuzey ve Doğu Suriye’de Aile Kanunu’yla şiddetle mücadele ettiklerini söyledi.

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Sorumlularından Arzu Temo, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin ANF’ye konuştu.


ŞİDDETE KARŞI ADALET MÜCADELESİ

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün yılın her gününde şiddete karşı mücadele yürüttüğüne dikkat çeken Arzu Temo, “Faaliyetlerimiz sadece hamlelerle sınırlı değil. Eğitimler aracılığıyla özellikle verilen seminerlerle bilinçlendirme, ortak yaşamı inşa etmeyi amaçlıyoruz. Özellikle kadına dönük şiddeti irdeleyen, şiddete karşı mücadelenin yol ve yöntemlerini ortaya koyan broşürlerle toplumu bilinçlendirme, sağlıklı ve doğru yaşımın inşasına ulaşmayı hedefliyoruz. Kadınları evlerinde ziyaret ediyor, kadınlar merkezimize ziyarette bulunuyor. Kadınlarla dayanışma, kadınları bilinçlendirme, kadınları örgütleme de rol üstleniyoruz. Mahkemelik olan davalarda kadınlarla beraber mahkemelerde hakikatin aydınlanması, adaletin sağlanması için yer alıyoruz” dedi.

Türk devletinin saldırılarına da dikkat çeken Arzu, kadın ve toplumun özgürleştirmenin önemine işaret ederek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “2023 yılında kadınların özel savaş politikalarına nasıl maruz kaldığını gördük. Türk devletinin saldırılarında hedef alınan, katledilen kadınların sayısında da artış oldu. Topluma öncülük eden kadınlar hedef alındı. Toplumu örgütleme, bilinçlendirme ve şiddete karşı mücadeleye teşvik eden kadınlardı. Yaratan, var kılan kadınlardı. Gerçekleşen saldırılar ne kadar tehdit, göz korkutma, boyun eğdirme mesajları içermiş olsa da kadınlar direniş, mücadele ve başkaldırıyla cevap verdi, öncülük pozisyonunu korudu. Topluma öncülük eden, toplumun yarısını oluşturan kadın özgürleşmeden toplumda özgürleşmez.

SAVAŞ TRAVMALARI UYUM SAĞLAMAYI ZORLAŞTIRIYOR

Savaş atmosferinde en fazla tahribat kadın ve çocuklarda yaşanıyor. Ailesini, toprağını, evini kaybeden kadınlar ve çocuklar büyük travmalar yaşıyor. Göçmen pozisyonunda yaşamını idame eden kadın, toprağına ve evine verdiği emekle bağlantılı olarak yeni yaşamına uyum sağlamakta zorlanıyor.

Göçe maruz kalmış kadınlar ve çocuklar da fiziki ve ruhsal yıpranmaya neden oluyor. Bir çocuğun okuduğu okuldan uzaklaşması, arkadaş ortamından ayrı düşmesi hatta oyun alanlarının yerlerinin bile değişmesi sağlıklı yetişmesi önünde engel oluyor. Göçe maruz kalma psikolojisini atlatma uzun sürüyor hatta demografi değişimi hazmedememe durumu yaşanıyor.

EFRÎN, GİRÊ SİPÎ VE SERÊKANİYE’DE ŞİDDET ÜST SAFHADA

Tabi işgal altında kadınların yaşadığı sorunlar daha farklı boyutlarda değerlendirilmeli. İşgalin getirdiği kadına yönelik şiddet Efrîn, Girê Sipî ve Serêkaniye de son derece üst safhada yaşanıyor. Her gün en az bir kadın şiddete maruz kalıyor. İşgal altındaki topraklara ulaşmamış çok zor. Doğrudan müdahale edemiyoruz. Kadınlar tecavüze uğruyor, diri diri yakılıyor, katlediliyor ama net bir bilanço elimizde yok. En azından Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınlarla iletişim halindeyiz, doğrudan müdahale etme şansımız var. İşgal altındaki topraklarda yaşanılanlara doğrudan ulaşmak mümkün değil ancak net sayı olmazsa bile bilgiler bir şekilde elimize ulaşıyor. Bilançoların elimize ulaşması önemli fakat şiddetin önüne geçmeye yetmiyor. Bölgeye giden insan hakları kurum ve kuruluşların terör faaliyetlerini ifşa eden uluslararası kurum ve kuruluşlara ulaştırmalı ve Türk devleti yargılanmalı. Türk devleti cezalandırılmadan işgal altında yaşanan olaylar gün yüzüne çıkamaz, suçlarda cezasız kalır.”

Kuzey ve Doğu Suriye’de 2023 yılının Nisan ayına kadar kadına yönelik şiddetin oldukça az olduğunu fakat mayıs ayıyla beraber şiddette artışın yaşandığı bilgisini paylaşan Arzu, “Kadına yönelik özel savaş politikalarında devreye girmesiyle katliam, tecavüz ve şiddet arttı. Erkek egemen zihniyet tarafından sözde toplumun gelenek ve göreneklerine göre ‘namus ve şeref’ adın altında kadınlar katledildi. Kadına dönük şiddet neden yılın ortasında arttı? Tabiki kendimizi sorguladık. Bilinçlendirme ve örgütleme faaliyetlerimizin hangi boyutunda yetersiz kaldık ki şiddette artış oldu. Verilen seminerler yeterli değil miydi, nerede eksik kalındı, tüm kesimlere ulaşamadık mı veya adaletin sağlanması için davaları iyi takip edemedik mi gibi birçok konuda özeleştiri verilmesi gerekiyor” diye konuştu.

ŞİDDETİN EN AZ OLDUĞU BÖLGE CÎZRE BÖLGESİ

“Kadın devriminin gerçekleşmesiyle kadınlar kölelik zincirlerini kırdı. Birçok kadın şiddete hayır dedi, başkaldırdı, erkek egemenliğini reddetti. Mücadele etrafında kenetlendi, eşitlik ve adaletten yana mücadele etti. Mücadele ne denli büyüdüyse şiddette de o denli arttı. Bu nedenle cinsler arasındaki eşit koşulların yaratılmasında erkek egemen zihniyetle büyük savaşım gerekli” diyen Arzu, Kuzey ve Doğu Suriye’de şiddetin en az yaşandığı bölgenin Cîzre Bölgesi olduğuna işaret ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Orta Doğu, Suriye geneliyle kıyaslayacak olursak 2011 yılından bu yana özellikle 2014 yılında kanunların çıkarılmasıyla Cîzre Bölgesi’nde şiddetin azaldığını söyleyebiliriz. Cîzre Bölgesi’nde aile kanunu uygulanması yüzde 60’ı aşıyor. Maalesef Fırat Bölgesi’nde hala istenilen sonuca ulaşamadık. Yürütülen tartışmalarla, aile kanunun yürürlüğe koyulmasındaki engeller aşılmaya çalışıyor. Hala Reqa’da birçok kadın katliamı gerçekleşiyor. Katliam değil de intihar adıyla yansıtılmaya çalışıyor. Şiddete karşı adaletin sesi yükselmesi, Aile Kanunu’nun böylesi yerlerde de yürürlüğe geçmesiyle katliamların önünü alabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle Arzu Temo konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Şiddete karşı mücadelemiz devam edecek. Özgürlüğün kokusunu aldık ama tam olarak özgürlüğümüze kavuşamadık. Artık kölelik zincirlerini kırmalıyız. Kadına yönelik şiddeti kökten sonlandırmalıyız ve şiddete hayır demeliyiz.”

SARA KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE ÖRGÜTÜ 2013’TE KURULDU

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü, 2011’de başlatılan hazırlık sürecinin ardından 1 Haziran 2013’te kuruldu.

2014 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından çıkarılan Kadın Kanunu, 2022 yılında Aile Kanunu olarak kanunlar güncellemeden geçirilerek kadın haklarını güvence altına alarak kapsamlaştırıldı.  Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü, Aile Kanunu’nun hazırlanmasında yer alarak, tecavüz, katliam, çok eşlilik, çocuk yaşta evliliğin önüne geçebilmek için toplum içerisinde aktif bir şekilde faaliyet yürütüyor. İlk olarak 2014’te Kobanê’de şubesini açan örgütün, Hesekê, Sirîn, Eyn Îsa, Reqa ve Halep’te şubeleri bulunuyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi ve işgal altındaki bölgelerde somut bilgi, belgelerle ihlallerin sonucu ortaya çıkaran Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü’nün 1 Ocak’tan 14 Kasım’a kadar işgal altında olan Efrîn, Girê Sipî ve Serêkaniye de içinde olmak üzere ulaştığı verilere göre; Türk devletinin silahsız insansız hava aracıyla 7 kadın katledildi, 3 kadın ise yaralandı. Türk devletinin bombardımanları ve patlamaları sonucunda 11 kadın, 10 kadın ise yaralandı. Farklı şehirlerde 24 kadın katledildi. 4 kadın intihar etti. 5 kadın kaçırıldı. 2 kadın Efrîn’de göz altına alındı, bir kadın ise tecavüze uğradı.