Kampanya Komitesinden Güven’e destek

Kadına Dönük Şiddet Politiktir Kampanya Komitesi, Leyla Güven’in direnişini selamlayarak, başta kadınlar olmak üzere bütün toplumu direnişe ve eyleme çağırdı.

Haklarının elinden alınmasının, bir halkın seçilmiş iradesi olduğu halde iradenin gasp edilmesinin en âlâ devlet şiddeti olduğunu belirten Kadına Dönük Şiddet Politiktir Kampanya Komitesi, “Aynı şekilde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için başlattığı açlık grevi taleplerine de yanıt verilmemesi devletin ideolojik ve politik şiddetinin ifadesidir” dedi.

Kadına Dönük Şiddet Politiktir Kampanya Komitesi, rehin tutulduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması için süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 77. gününde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e destek açıklaması yaptı. Komite tarafından yapılan yazılı açıklamada, Leyla Güven’in uzun yıllardır sadece Kürt halkının haklı mücadelesinin bir neferi değil, aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesine de öncülük yapmış onurlu bir kadın olduğu vurgulandı.

KADINI KİMLİĞİNİ İNŞADA EMSAL

Güven’in gerek kişisel tarihi boyunca gerekse de politik mücadele içerisinde özgür kadın kimliğini inşa etmede emsal teşkil ettiği belirtilen açıklamada, kadına şiddete karşı da tavizsiz bir duruşun sahibi olduğu kaydedildi. Neredeyse tüm hayatı toplumsal şiddet ve devlet şiddetine karşı mücadeleyle geçen Leyla Güven’in belediye başkanıyken, DTK ve milletvekili olduğu dönemde de birçok kez gözaltına alınıp tutuklandığı hatırlatılan açıklamada, “Leyla Güven şimdi haklı bir davanın eylemcisi olarak açlık grevinin 77. günündedir. DTK Eşbaşkanı iken Hakkari’de halkın yüzde 70’inin oyunu olarak milletvekili seçilmiştir. Seçildiği dönemde de Güven cezaevindeydi. Hakkında kesinleşmiş bir ceza olmamasına rağmen halen hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır” denildi.

ŞİDDETİN EN ÖRGÜTLÜ HALİ

Günümüzde kadına dönük şiddeti toplumsal cinsiyetçiliğin beslediği gericilik temsil ettiği gibi bu şiddetin en örgütlü halini ise devlet ve iktidarın temsil ettiği kaydedilen açıklamada, şunlar ifade edildi: “Bir taraftan kadınların özgürlük mücadelesini engellemek için her gün yetkili ağızlardan kadınlar hedef haline getirilip, sokak ve ev içi faşizmi beslenirken, kadınların günlük olarak şiddet görmesi ve öldürülmesinden ise hiçbir şekilde rahatsızlık duyulmamakta, aksine teşvik edilmektedir. Kadına dönük şiddet, bugün Türkiye toplumunun en can alıcı sorunudur. Her gün beş kadının öldürüldüğü ve erkeğe bir tek katil olma seçeneğinin sunulduğu Türkiye, siyasal söyleminde faşizm salt aile ve kamusal alanda yaşanmamakta, bilakis devletin kendisi bu cinsel faşizmin öncülüğünü yapmaktadır. Şiddet sarmalı sadece kadına dönük yaşanmamakta, kadın şahsında tüm toplum ve mekanizmalar bu şiddet çarkına çekilmektedir.

İKTİDARA DAYALI POLİTİK ŞİDDET

Kadına dönük her türlü şiddetin diğer bir göstergesi de devlete ve iktidara dayalı politik şiddettir. Günümüzde Leyla Güven şahsında yaşanan da bu politik şiddetin en yalın ifadesidir. Haklarının elinden alınması, bir halkın seçilmiş iradesi olduğu halde iradenin gasp edilmesi en âlâ devlet şiddetidir. Aynı şekilde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için başlattığı açlık grevi taleplerine de yanıt verilmemesi, devletin ideolojik ve politik şiddetinin ifadesidir. Leyla Güven’in haklı olarak başlattığı açlık grevi ve talepleri düşünüldüğünde en büyük şiddet Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanmaktadır. Bugün İmralı sistemi bir işkence sistemi olduğu gibi şiddetin kendini en fazla ete kemiğe büründürdüğü alan konumundadır. Tecrit bir halkın Önderliği şahsında bütün topluma uygulanmış örgütlü şiddetin en çıplak ifadesidir.

DİRENİŞE VE EYLEME

Bizler şiddetin bir ahtapot gibi bütün toplumu sarması ve teslim alma politikalarına karşı bunun özgürlük duruşunu sergileyen başta İmralı olmak üzere Leyla Güven’in tarihsel ve onurlu direnişini selamlıyoruz. Devlete ve AKP iktidarının derinleştirdiği şiddet kültürüne karşı başta kadınlar olmak üzere bütün toplumu direnişe ve eyleme çağırıyoruz!”