Keskin: Gariba'nin ölümünden cezaevi idaresi sorumludur!

Kandıra Cezaevi’nde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Garibe Gezer’i haklarını çok iyi bilen ve biat etmeyen bir kadın olarak anlatan avukatı İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, “İntihar veya cinayet, Garibe’nin ölümünden cezaevi idaresi sorumludur” dedi.

Garibe Gezer’in Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutulduğu tek kişilik hücrede şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesi, gözleri yeniden cezaevlerindeki ağır tecrit sistemine çevirdi.

Kandıra Cezaevi’ne sürgün edildiği 7 aydan bu yana insanlık dışı koşullarda tutulan Gezer, bu keyfi uygulamaya itiraz ettiği için gardiyanlar tarafından işkenceye ve cinsel saldırıya uğramıştı. Gezer’in ailesine aktardığı işkenceyi öğrenir öğrenmez cezaevine gidip vekalet alan ve suç duyurusunda bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Avukat Eren Keskin ANF’ye konuştu.

‘GARİBE BİAT ETMEYEN BİR KADINDI’

Gezer’in çok güçlü bir kadın olduğunu anlatan Keskin, “1 ay önce kendisiyle cezaevinde görüştüğümde, benim yanımda gardiyanlara ısrarla taleplerini ve şikayetlerini dile getiriyordu. Bu anlamda Garibe haklarını çok iyi bilen ve biat etmeyen bir kadındı” dedi.

Garibe’nin birçok Kürt ailesi gibi büyük acılar ve travmalar yaşamış bir ailenin kızı olduğunu anlatan Keskin, bir kardeşinin katledildiğini, bir abisinin devlet güçleri tarafından vurularak felç edildiğini, bir diğer abisinin ise cezaevinde olduğunu belirtti.

Gezer’in hücreden çok daha ağır koşullarda tutulduğuna dikkat çeken Keskin, “Cezaevlerindeki izolasyon sistemi zaten bir işkence yöntemi. İzolasyon tipi cezaevlerinde bir de disiplin cezaları için kullanılan daha da ağırlaştırılmış bir hücre yapısı var. Garibe orada tutuluyordu ve buna yönelik korkunç bir tepkisi vardı. Sürekli itiraz ediyordu. Ablasıyla en son geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinde, 20 günlük bir hücre cezasının daha olduğunu söylemiş. Bir kere bu disiplin ve hücre cezalarının gerekçeleri o kadar saçma ve insanlık dışı ki sadece size yapılan haksızlıklara itiraz ettiğiniz için uygulanıyor. Garibe de çok doğal olarak bu hücre cezasını çekmek istemiyordu” diye konuştu.

ÖLDÜKTEN SONRA BİLE SAYGI YOK!

Şüpheli ölümün tam nedenini öğrenmek için otopsi raporunu beklediklerini dile getiren Keskin, “İntihar veya cinayet, her halükarda devlet ‘koruması’ altındaydı. Korumayı da tırnak içinde söylüyorum; çünkü burası sonuç olarak bir cezaevi, ölümünden zaten idare sorumludur. Eğer Garibe intihar etmiş bile olsa, onu intihara sürükleyen bu izolasyon sistemi ve zulmün kendisidir” vurgusunda bulundu.

Adli Tıp Kurumu’nun otopsi raporunu güvendikleri adli tıp profesörlerine de göstereceklerini aktaran Keskin, bu işin sonuna kadar takipçisi olacaklarını kaydetti.

Garibe Gezer’in naaşı için bir cenaze aracı bile verilmemesine, tabutu taşımaya çalışan kadınların polis tarafından engellenmesine tepki gösteren Keskin, gelinen noktayı, “Maalesef yaşarken karşılaştığınız saygısızlık, öldükten sonra da devam ediyor” diye özetledi.

Bunun hiçbir dinde, hiçbir inançta yeri olmadığının altını çizen Keskin, Türkiye’nin taraf olduğu Cenevre Savaş Hukuku Sözleşmesi’nde bile bu yaşananların yeri olmadığına işaret etti.

Keskin, bu konuda gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuktan doğan tüm hakları sonuna kadar kullanacaklarını kaydetti.

Büyük bir üzüntü içinde olan Keskin, Garibe Gezer ile son anısını da paylaştı. Keskin, “Cezaevini son ziyaret ettiğimde yan yana iki camlı oda vardı ve hem Garibe hem de Aysel Tuğluk ile görüştüm. İkisi birbirlerine selam verdiler. Gözlerinin içine baktım, birbirlerine kalpten selam vermişlerdi. O görüntüyü hiç unutmuyorum” dedi.