Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

İHD Amed: Cezasızlık yeni saldırıları getiriyor

İHD Amed Şubesi, faili devlet güçleri olan ve cezasızlıkla sonuçlanan davalara ilişkin hazırladığı raporu hazırladı, "Cezasızlık yeni saldırıları getiriyor" dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, kategorik konularda insan hakları ihlallerine maruz kalanların derneğe yapmış olduğu başvuruların sonucunda hazırladığı "Cezasızlık Raporu"nu, dernek binasında yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıda konuşan İHD Amed Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, derneğin Hukuk Komisyonu tarafından son 30 yıldır takip edilen toplumsal yaşamda meydana gelen hak ihlallerine ilişkin 140 soruşturma ve kovuşturma dosyası üzerinden cezasızlıkla sonuçlanan 10 davanın incelendiğini belirtti.

Raporu açıklayan İHD Yöneticisi Yakup Güven, dernek tarafından takip edilen ve etkin bir soruşturma yürütülmeyen davaları şöyle sıraladı: "Kemal Kurkut, Helin Hasret Şen, Medeni Yıldırım, Şahin Öner, Kulp-Alaca Davası, Aysel Tufan, Cihat Morgül, Özkan Ailesi, Mehmet Uytun ve Celal Şeker davaları."

18 AYLIK BEBEKTEN 70 YAŞINDAKİ KADINA KADAR...

Güven, söz konusu davalara ilişkin raporda yer alan tespitleri şöyle sıraladı:
“* 35 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de devam eden çatışmalı sürecin etkisiyle yüzbinlerce insanın başta yaşam hakkı olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğü, sağlık, eğitim hakkı gibi temel insan hakları ihlal edilmiştir. Çatışmalı sürecin en yoğun yaşandığı bölgemizde bu sürecin zarar görenleri bazen ifade özgürlüğünü kullanmak isteyen 70 yaşında bir kadın, bazen de dünyada olup bitenden habersiz 18 aylık bir bebek olmuştur. Yaşanılan çatışmalı sürecin bir tarafı olmayan kişilerin uğramış oldukları ihlallerin giderilmesi için açılan davalarda, mağdurların etnik kimlikleri ve siyasi tercihleri yargılamaların önüne geçmiş, fail kamu görevlileri ‘bölgenin hassas durumu’ sebebiyle işlemiş oldukları fiillerin karşılığı olan cezalar ile ya hiç karşılaşmamış ya da kendilerine verilen cezalara çokça indirimler uygulanmıştır.

 * Kamu gücünü elinde bulunduranların neden olduğu hak ihlallerine ilişkin başlatılan soruşturma ve açılan davaların çok büyük bir kısmında yargı makamları dava konusu olaya ilişkin yapılması gereken işlemleri eksik bir şekilde ve olayın üstünden çok uzun zaman geçtikten sonra yerine getirmişlerdir. Bu durum hakları ihlal edilenlerin adalete erişimini engellediği gibi, ihlali yaratan kamu görevlilerini suç işleme konusunda cesaretlendirmektedir.

 FAİL DEVLET GÖREVLİSİYLE SORUŞTURMA ENGELLENİYOR

* Kamu görevlilerinin fail olduğu, mağdurun ölümüne veya yaralanmasına sebep olan olaylara ilişkin çoğu kez mülki amirce soruşturma izni verilmemekte, Bölge İdare Mahkemelerine yaptığımız itirazlar ve Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız başvurular neticesinde soruşturma izninin verilmemesi kararları kaldırılabilmektedir.
* Savcılıkça açılan soruşturmalarda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin tespitine dönük etkin soruşturmalar yürütülmemekte, genellikle takipsizlik kararları verilerek dosya kapatılmak istenmekte veya daimi arama kararları verilerek dosyanın sürüncemede bırakılması sağlanmaktadır.
* Yapılan yargılamalarda mağdur/davacı sıfatında bulunan yurttaşların ve avukatlarının adaletin sağlanması amacıyla yargı makamlarına sunmuş oldukları delilleri yeterli şekilde araştırılmadığı gibi mahkeme ve savcılıklara sunulan talepler de gerekçesiz bir şekilde reddedilmiştir.
* Yapılan yargılamalarda ihlali yaratan kamu görevlilerinin isnat edilen suçları işledikleri yönünde somut ve kuvvetli deliller olması rağmen haklarında tutuklama tedbirine başvurulmamış, yine açılan idari soruşturmalar da ya cezasızlık ile ya da yasada bulunan hafif bir ceza ile sonuçlanmıştır.
* Kamu görevlileri hakkından açılan ceza davaları failin işlemiş olduğu fiilin karşılığı olan suç tipi ile değil genel olarak daha hafif olan başka bir suç tipi ile başlamış ve yargılamalar bu şekilde devam etmiştir. Yargılamalar sonucunda da ceza kanununda bulunan ve faile cezasızlık gerektiren maddeler kamu görevlileri hakkında uygulanmış, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise verilen cezalar alt sınırdan kurularak fail kamu görevlilerinin mümkün olan en az cezayı almaları sağlanmıştır.
 * Her ne kadar hakimlerin bağımsızlığı anayasa tarafından belirtilmiş ise de, HSK tarafından verilen meslekten men kararları dışındaki disiplin cezalarına yargı yolunun kapalı olması, tarafın kamu görevlisi olduğu dosyalarda hakimlerin kendilerini baskı altında hissetmesine ve devletin çıkarlarını koruma güdüsüyle hareket etmelerine neden olmaktadır."

NELER YAPILMASI GEREKİYOR?

Güven, talep ve önerileri ise şöyle sıraladı:

 “* Takipçisi olduğumuz davaların ülkenin içinde bulunduğu siyasi durumla doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. Siyasi erki elinde bulunduran yetkililerin sorumlu bir dil kullanması, kamu görevlilerini suça teşvik edecek veya siyasi erk tarafından kollanacakları yönünde hissiyat uyandıracak tavır, söylem ve tutumları terk etmeleri gerekmektedir.
 * Çeşitli yıllarda gözaltına alınıp kendilerinden bir daha haber alınamayan ve faili meçhul cinayetler ile hayatını kaybeden insanların failleri bulunup yargılanmaları sağlanmalı ve yakınlarını kaybeden insanlardan özür dilenip devlet tarafından kendilerine tazminat ödenmelidir.
 * Mahkemelerin Anayasa’da açıkça belirtildiği üzere bağımsız ve tarafsız olarak hareket etmeleri, kamu gücünü elinde bulunduran siyasi iktidarın ve diğer hiçbir otoritenin etkisinde kalmaksızın yargılama faaliyetini yürütmeleri gerekmektedir.
 * İhbar/şikayet üzerine veya re’sen başlatılan soruşturmalarda; maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, faillerin tespiti ve yargılanmalarının adil ve hukuka uygun bir biçimde başlatılması için savcılık tarafından etkin ve hızlı bir soruşturma yürütülmelidir.
 * Failin kamu görevlisi olduğu suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda adli kolluğun suçun faili kamu görevlisi ile aynı birimde çalışan kolluk personeli yerine olayla alakası veya herhangi bir dahiliyeti olmayan kolluk görevlilerinden teşekkül etmesi gerekmektedir.
 * Kürt yurttaşların mağdur olduğu olaylara ilişkin yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda savcılık ve mahkemelerin ayrımcılık yasağını ve eşitlik ilkesini ihmal etmeden hareket etmesi, yargılamaların hukuki ve adil bir biçimde neticelenmesi açısından önem arz etmektedir.
 * Mağdur veya mağdur yakınlarının uğramış oldukları zararın telafisi veya hafifletilmesi amacıyla açmış oldukları tazminat istemli davalarda mahkemelerce fail devlet menfaati yerine mağdur bireyin menfaatini gözetmesi, uğramış olduğu zararın telafisi konusunda adil bir yargılama yolu takip etmelidir.
 * Türkiye’de yürütülen ceza yargılamalarında yıllardır sürmekte olan cezasızlık politikasına son verilmelidir. Devletin hukuki alanda prensip haline getirdiği cezasızlık politikası ülkede ciddi mağduriyetler yaratmakta ve yeni suçlara davetiye çıkarmaktadır. Kamu görevlisi failler hakkında hukuki yaptırımların icrası, mağdur ve mağdur yakınlarının acısının bir nebze hafiflemesi ve yeni mağduriyetlerin oluşmaması için yürütülmekte olan cezasızlık politikası terk edilmeli; Anayasaya, taraf olunan uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk normlarına göre hareket edilmelidir."