'AKP'ye karşı herkes ayağa kalkmalı, her yöntemi kullanmalı!'

Kuzey Kürdistan halkının öz yönetim direnişine bir destek de Doğu Kürdistan’ın en örgütlü partilerinden Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nden (PJAK) geldi.

PJAK Başkanı Heci Ehmedî, bütün Kürtlerin Kuzey Kürdistan’daki öz yönetim taleplerine destek vermesi gerektiğini belirtti.

Kuzey Kürdistan halkının öz yönetim direnişine bir destek de Doğu Kürdistan’ın en örgütlü partilerinden Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nden (PJAK) geldi. Partinin başkanı Heci Ehmedî, Kuzey Kürdistan halkının aylardır devam eden öz yönetim talebine karşı Türk devletinin saldırılarının pervasızca devam ettiğini hatırlatarak, "Buna karşı halkımız topyekûn bir direniş içerisindedir. Bugün Doğu Kürdistan, Güney ve dünyanın birçok yerinde yaşayan halkımız bu direnişe destek vermektedir. Bu direniş  daha da büyümeli. Nasıl ki dün Kobanê için ayağa kalktıysak bugün de Amed  Cizre, Nusaybin ve Silopî için ayağa kalkmalıyız. Faşizm ancak bu şekilde yenilir" dedi.

Bu dönemde gelişen KDP ile AKP ilişkilerini de eleştiren Ehmedî, bayrak tartışmalarına da sert tepki gösterdi. Ehmedî, "Mesud Barzanî, ailesinin bayrağını Kürt bayrağı yapmak için çırpınıyor. Bunun için de çeşitli senaryolara başvuruyor" diyerek, bu konuda Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kurucusu Qazî Mihemed’in oğlu Ali Qazî’yi kullandıklarını söyledi. 

PJAK Başkanı Haci Ehmedî, gündemdeki konular ve Kuzey Kürdistan’ın öz yönetim direnişiyle ilgili ANF’ye konuştu.

'ORTADOĞU İÇİN SAĞLIKLI ÇÖZÜM: KONFEDERALİZM'

PJAK Başkanı Heci Ehmedî, Ortadoğu’da bütün sorunların en doğru çözümünün konfederalizm sistemi olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bu en iyi ve sağlıklı bir modeldir. Çünkü demokratik konfederalizmin bir sınırı yok. Ülkeler bölünmeyecek.  Her ulus, halk kendi ulusal haklarıyla özgür bir şekilde yaşayacak. Bağdat’taki, İstanbul’daki ve Tahran’daki Kürtler de aynı hakka sahip olacak.  Eğer örnek verecek olursak, bugün Belçika konfederal bir sistem ile yönetiliyor. Herkes federal bir sistem olduğunu söylüyor ama aslında konfederal bir sistemdir. Avrupa, kendi kıtası için konfederalizm sistemi öngörüyor ve bunu istiyor. Ortadoğu’da böyle bir sistem uygulanırsa iç savaş sona erer. Çünkü Azeri, Fars, Arap, Türk ve Kürt, hepsi iç içe yaşıyor. Böyle bir sistem dışında on yıllarca bitmeyen bir savaş olur ve yüz binlerce insan hayatını kaybeder."

'TÜRKİYE DÜNYA İÇİN TEHLİKELİ'

Türkiye’nin Kürt halkına karşı faşizan bir şekilde saldırıda bulunduğunu vurgulayan Ehmedî, "Kuzey Kürdistan’da faşizme karşı bir savaş var. Çünkü Türk devleti, ne federalizm, ne konfederalizm, ne de özerkliği istiyor. Kürt sorunun çözümü için hiçbir şeyi kabul etmiyor. 25 milyonluk ulusu yok etmek istiyor. Hiç bir hükümet, ideoloji bunu yapamaz" dedi. Ehmedî, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hitler bir askeri faşizmdi. Türkiye ise din, siyasi, sivil ve askeri faşizmi birlikte yürütüyor. Sadece Kürtlere karşı değil, bunu herkese karşı uyguluyor. Türkiye bugün başta İslam dünyası olmak üzere bütün dünya için bir tehlikedir. Çünkü yeni nesli faşizm öğretisiyle eğitiyor. Bugün tüm dünyada 1 milyon 700 bin Müslüman yaşıyor. Onlarca İslam ülkesi var. Ancak dünya için bu kadar tehlikeli değil. Ama Türkiye tehlikeli.  Herkes ile ilişkisi kopmuş. Komşularıyla sorunu sıfıra indirmeyi planlıyordu. Gelinen noktada ise tam tersi bir durum var. Suriye, Irak, İran,  Ermenistan ve dünyanın süper gücü olan Rusya ile ilişkileri çok bozuk. Ekonomi de gittikçe kötüye gidiyor. Özellikle Rusya’nın ambargosuyla bu daha da ortaya çıktı."

Amerika ve batı devletlerinin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyleyen Ehmedî, ancak Recep Tayyip Erdoğan’ı istemediklerini ve Erdoğan’ın bugün dünya ve Ortadoğu için büyük bir sorun haline geldiğini vurguladı.

‘HERKES AYAĞA KALKMALI’

Kuzey Kürdistan’da devam eden öz yönetim direnişlerine de dikkat çeken Ehmedî, şunları ifade etti:

"Bütün örgütler, partiler halka güvendiği oranda başaracaklardır. Bir örgütün en büyük sermayesi halk ve kitlelerdir. PKK bu konuda başarılıdır. Halkına güveniyor. Kuzey Kürdistan halkının partisine inancı tamdır. Sadece AKP hükümeti değil, hiçbir hükümet bu halka karşı başarılı olamaz. Belki katliamlar yapabilir, şehirleri, kasabaları ve köyleri yıkabilirler ama asla bu halkı yenemez. Rojava bunun somut örneğidir. Rojava’nın Türkiye ile 650 kilometre sınırı var. Ne oldu? Başardı. Türkiye ne yapabildi? Hiçbir şey. Bugün de bir şey yapamaz. Bu koşul altında bu savaşı uzun sürdüremez. Ama Kürtler dinamik bir güçtür, direnecektir. ‘Serhildan’ ve ‘Berxwedan jiyane’ sloganı Kuzey Kürdistan’da yaşam biçimi olmuştur. Eğer bir halk, örgüt bu sloganı kendisine şiar yapmışsa kırılması imkansızdır. Bugün Kürdistan’ın bütün parçalarında Kuzey'e destek eylemleri var. Sadece Kürdistan’da değil, dünyanın her tarafında Kürtler yaşıyor. Herkes ayağa kalkmalı. Düşüncesi , ideolojisi ne olursa olsun herkes ayağa kalkmalı; her türlü mücadele yöntemini kullanmalı. Nasıl dün Kobanê ve Rojava’ya sahip çıktıysak bugün de Amed, Cizre, Nusaybin ve Silopî’yi sahiplenmek için ayağa kalkmalıyız."

'KÜRDİSTAN TARİHİNDE TEK DEVRİM OLMUŞTUR'

Türk hükümetinin Kuzey Kürdistan’da halkın özgürlük talebine karşı saldırılarla cevap verdiği bir dönemde KDP’nin AKP ilişkilerini de eleştiren Ehmedî, "Baba Barzanî döneminde ben gençtim ve mücadelenin içerisindeydim. Bu partiyi iyi tanıyorum. Herkes o dönem için devrim diyor. Ama öyle bir şey yok. Bunların yaptığı devrim değil, sadece başkaldırıdır. Kürdistan tarihinde tek bir devrim olmuştur. O da Rojava’dadır. Bunu da PKK yaptı. Ne Şêx Saîd, ne de Seynîd Riza’ın hareketi; hiçbiri devrim değildi. Hepsi başkaldırıdır. 

Abdullah Öcalan, bir ideoloji, felsefe ve bunun siyasi edebiyatını oluşturdu. Bugün Öcalan’ın ve Kürt hareketinin siyasi edebiyatı Türklerden, Araplardan, Farslardan da daha derin ve kapsamlıdır. KDP onun için böylesi bir ilişki içerisinde. Bu ilişki biçimi Kürt halkının çıkarlarına hizmet etmiyor. Sadece partisel çıkarları için yapılan şeylerdir."

'BARZANİ AİLESİNİN BAYRAĞI KÜRT BAYRAĞI YAPILMAK İSTENİYOR'

Güney Kürdistan’da bazı basın yayın organlarında yapılan bayrak tartışmasına da değinen Ehmedî, şunları söyledi: "Diyorlar, ‘Qazi Muhamed bu bayrağı Mele Mustafa Barzanî’ye verip korumasını istemiş'. Yok böyle bir şey, koca bir yalandır. Bundan birkaç yıl önce  Qazî Mihemed’in oğlu Ali Qazî, bu bayrağı Nêçîrvan Barzanî’ye verip, ‘babamın emanetidir, koruyun’ diye bir şey oldu. Ben bu olayı bizzat Ali Qazî’ye sordum, nedir bu? Bana verdiği cevap şu oldu: 'Ben de bilmiyorum, bir tiyatroydu.' Evet, hakikaten bir tiyatro ve oyundur. Bütün bunlar bir senaryodur. Bilinçli ve planlı tasarlanmış bir tartışmadır. Çünkü bu bayrak, Mahabad Kürt Cumhuriyet’in bayrağıyla hiçbir alakası yok. Xoybûn’un bayrağı da farklı. Bu bayrak sadece Barzanî ailesinin bayrağıdır. YNK ve KDP’nin de bu bayraktan dolayı çelişkileri olmuştu. Ama Celal Talabanî, Mesud Barzanî ile sorun yaşamak istemedi ve Irak Cumhurbaşkanlığı için bu bayrağı kabul etti. Bugün de zorla bu bayrağı bütün Kürt halkının bayrağını yapmak istiyorlar. Ama Kürt halk bunu kabul etmiyor. Bu bayrak Barzanî ailesinin bayrağıdır. Bayrak, marş, dil, ulusal bayram, gibi motifler ulusal sembollerdir. Bir örgüt ve parti tek başına bunu yapamaz. Bütün dünyada ya parlamento ya da referandum ile belirlenir. Ama Kürtler bugün referandum yapacak durumda değiller. Ulusal bir parlamento da yok. Onun için en uygun şey ulusal kongre bunları belirleyebilir. Bütün Kürt partileri böyle bir kongrede toplanır, Kürt halkının temsilen ulusal sembollerini belirleyebilir. Ya da bir gün Kürdistan özgürleşir, oluşacak olan ulusal parlamento belirleyebilir.

Ama Mesud Barzanî, bugün büyük bir reklam ve baskıyla bu bayrağı Kürdistan bayrağı yapmaya çalışıyor. Rojava Kürdistan’ın bayrağı farklı.  Kuzey Kürdistan’da da farklı bayrak var. Bugünkü koşullarda ulusal bayrak ancak bütün parça ve partilerin ortak kararıyla olur."