Halep’te doktor olmak...
Halep’te doktor olmak...
Halep’te doktor olmak...
Üzerinde uluslararası ve bölgesel hesapların yapıldığı, eşine ender rastlanan vahşette bir savaş yaşanıyor Suriye’de. Bu vahşete hiç tanık olmayanlar kendilerini bir anda, kesilen kafalar, parçalanmış gövdeler, infazlar, harabeye dönmüş kentler arasında buldu. Sabahlara dek bitmek bilmeyen havan ve top seslerini sayarak uyumaya çalışır oldular.
Bu savaşta en fazla ihtiyaç duyulanlar arasında bulunan doktolar, hem rejimin hem de “devrim” yapma iddiasıyla ortaya çıkan bazı silahlı grupların hedefindeler.
Doktorluk, normal koşullarda başka yerlerde olduğu gibi Suriye’de de çocukların hayalini kurduğu temel mesleklerden biriydi, tıpkı pek çoklarımız için yılların özlemi olan devrim gibi.
Hayalleri paramparça eden bu savaşın ortasında, bugün yüreklerinin sesini dinleyerek ayaklanan ve hayallerini gerçekleştirmeye çalışan Rojava (Batı Kürdistan) halkı, kendilerinin dahi hızına ulaşamadığı bir ruhla devrimi yaşarken, devrim günlerinin en zorlu günler olduğunu da bilmiyordu belkide. Ama zorluklara her an dayanabilecek bir hazırlıkla yola koyulduk hep beraber.
Hani olurda hastaneler kapanır, hastalara sokakta ilk müdahalede bulunmak zorunda kalınır diye, toplumun diğer ihtiyaçlarına yönelik çalışmalara paralalel, çalışır konumdaki hastanelerde 20’şer günlük sağlık eğitim gruplarını oluşturmuştuk.
DEVRİMİN BAŞINDA KAÇIP GİDEN DOKTORLAR
Yaşamasaydık, hiç inanmazdık Hipokrat yeminli doktorların daha devrimin başlangıcında halkı bırakıp kaçacaklarını...
Genç kadınlar ve erkekler kısa süreli sağlık eğitimlerine başlarken henüz hastanelere kilit vurulmamış, doktorlar şehri terk etmemiş ve sağlık malzemeleri tükenmemişti. Yeni doktor adaylarının yaşları da gençti tıpkı küçük bedenleri gibi. Kimisi kendi sokağını dahi tanıyamamış, kimisi hiç okumamış, kimisi kapanan okullardan dolayı eve tıkanıp kalmış, arayışlarının sürüklediği yere doğru yürüyordu. Ama hepsinin ortak olan bir yönü “yeni şeyler öğrenmek ve devrim için birşeyler yapmaktı...”
Onlarcası sağlık eğitimlerini bitirdi sertifikalarını aldı, her koşul altında yardıma hazır olabileceklerini söylerken dahi ne işe yarayacaklarını belki pek kestirememişlerdi ilk başlarda.
Ramazan Bayramı günüydü… Halep’te Kürt mahallesinde, halk yürüyüş yaparak tüm silahlı güçleri mahallelerinden çıkarmak isterken, “işbirlikçi silahlı gruplar” saldırmıştı sivillere, çocuk, kadın, genç yaşlı demeden...
Her yer kan, her yer yaralı çığlıkları... kimileri şok içerisinde, oldukları yerde hareketsiz donakalmıştı. Savaş alanına dönmüştü her yer. Hastanenin etrafında olmamıza rağmen hastane kapalıydı!
Görevliler açmıyorlardı kilitleri. Doktorların değil hastaneyi şehri terk ettiklerini öğreniyorduk o anda. Nereye gitmişti içilen hipokrat yeminleri, hani ne olmuştu yaşam hakkına!
Henüz çalışan telefonlara sarılırmıştık, eğitim görmüş, pansuman yapmayı bilen kim varsa sağlıkçı, eczacı, veteriner, herkesi yardıma çağırdık…
Hipokrat yeminli doktorlardan daha vicdanlı çıkan, bu bedenleri ve yaşları küçük ama yürekleri büyük insanlar…gerçek devrim ruhlu doktorlarımız…
Belki hayatlarında bir dikiş dahi dikmemişken karşılarındaki tanıdıklarını parçalanmış bedenlerini dikiyorlardı. Kimisi kandan etkilense de bayılmamak için kendisiyle bile mücadele ediyordu. Şok olsa da gördüğü manzara karşısında, birilerini kurtarabilmenin çabası içindeydiler.
Bu genç doktorlarımız, devrim süreci içerisinde yetiştiler. Vahşetin böylesine ilk kez tanık olmalarına rağmen, büyük bir cesaret ve kararlılıkla çalışmalara koyuldular. Hipokrat yeminliler ise çoktan şehri terk etmişlerdi.
Devrimin doktorları, kendilerine karşı silah kullananları dahi tedavi etmekten bir an olsun çekinmediler. Onlar küçük ama büyük yürekli insanlar. Onlar Hipokrat yemini içmediler belki ama devrim yemini içtiler. Onlar açlık yokluk demediler, günlerce yatmadan hastalarının başında durdular. Onlar ilaçsız da kalsalar yürekleriyle tedavi etmeyi öğrendiler. Her gün onlarca insanın en vahşi yöntemlerle katledildiği bir ortamda insan yaşamına değer verdiler. Kimilerini kurtaramadılar belki ama kimileri de onlar sayesinde kurtuldu.
ONLARI YALNIZ BIRAKMAYIN
Halep'teki genç doktorlarımız, hiçbir karşılık beklemeden, insanları tedavi ederken de saldırıların hedefi oldular. Çatışma ortamında yaralı görüpde tedaviye koşan Arap asıllı genç Dr Ali, Eşrefiye kuşatmasında yaralıları tedaviye koşarken rejim güçleri tarafından yakalandı ve işkenceyle katledildi.
27 Nisan günü “Özgür Suriye Ordusu”na bağlı hareket eden Halit Heyani grubu, Kürt mahallesi Şeyh Maksud’da seyyar bir ekip olarak sağlık hizmeti veren 11 doktor ve sağlık görevlisini kaçırdı: Xatûn Şêx, Dr. Nehla Şêxo, Diya Fîras, Dr. Cîger, Yasîn Şêxo, Sadiq, Ebdo Heyder, Ehmed Sêfo, Mihemed Bekir, Ehmed...
Diplomalı değiller, imkanları yok, hastaneleri yok, seyyardılar. Kürtlere yönelik saldırılar sırasında yaralanan bir çok saldırgana da ilk müdahaleyi onlar yapmıştılar.
Kentler ve köyler üzerine yağan bombalar, silahlardan çıkan mermiler insanların canını alırken, onlar hayat kurtarıyor. Siz de hayat kurtarmak istiyorsanız, Halep ve diğer yerlerdeki devrimin doktorlarına ilaç yardımında bulunabilirsiniz. Onları yalnız bırakmayın- bırakmayalım!