Türkiye-İran sınırı: yargısız infaz hattı

Türkiye-İran sınırı: yargısız infaz hattı

Türk ve Ýran rejimleri, 2012 yılında da sınır hattındaki yargısız infazlarını sürdüdü. Geçen yıl Ýran rejimi Doðu Kürdistanlı en az 37 kişiyi öldürürken, Türk bombaları da Doðu Kürdistanlı 2 kişinin canını aldı, 2’sini de yaraladı.

Ýran rejimi en az 35 yıldır Doðu Kürdistan’a yönelik etnik bir ayrımcılık uyguluyor. Kürt Ýnsan Haklarına Derneði’ne göre hükümet bütçesi adaletsiz bir şekilde paylaştırılıyor ve Doðu Kürdistan’a az bir miktar ayrılıyor. Kalkınma konusunda özel bir ayrımcılık yapılırken, sınır hattındaki ormanlar da Kürtleri göçertmek için ateşe veriliyor.

GÖRÜLDÜKLERÝ YERDE ÖLDÜRÜLÜYORLAR

Bu politikalarla Kürtlerin rejime baðlı kılınmaya çalışıldıðına dikkat çeken dernek, çalışma koşullarının zor olduðunu ve Kürtlere çok az seçenek bırakıldıðını kaydediyor.

Ýran nüfusunun yüzde 40’ından fazlası açlık sınırı altında yaşıyor, yüzde 25’inden fazlası da işsiz. Bu durum Doðu Kürdistan’da daha aðır bir şekilde hissediliyor. Özellikle sınır hattında yaşayanlar, ailelerini geçindirmek için hayatları pahasına sınır ticaretine yöneliyorlar. Görüldükleri yerde ise Ýran askerleri tarafından sorgusuz sualsiz, infaz ediliyorlar.

Kürt Ýnsan Hakları Derneði’nin yıllık raporuna göre Ýran askerleri Doðu Kürdistan’ın sınır kesimlerinde en az 37 kişiyi öldürdü, 28’ini de yaraladı. Rapora bakıldıðında bu infazların yoðunluklu olarak Serdeşt, Urmiye, Mako, Mahabad, Merivan, Xoy, Oşnaviye ve Kamyaran sınırlarında gerçekleştiði görülüyor.

Bununla birlikte 3 kişi çıð düşmesi sonucu hayatlarını kaybederken, 6 kişi de Ýran askerlerinin sınır hattına döşediði mayınlardan dolayı yaralandı. Ýran rejimi ayrıca 3 kişiyi de sınır hattında tutukladı. Saldırılarda toplam 123 at telef edildi. Yine yıl içinde Türk hava saldırılarında Doðu Kürdistanlı en az 2 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı.

YÜKLERÝNDE NE VAR?

Ýran askerleri sınır hattında, kendilerini yargı yerine de koyarak “ölüm mangaları” gibi hareket ediyor. Sınır ticareti yapanların yüklerinde nelerin olduðuna bakılmıyor. Ýran yasalarına illegal mal taşımak suç teşkil ediyor. Rejim, dışarıdan gelen malları kendi ekonomisine karşı da tehdit olarak deðerlendiriyor. Taşınan mallar ise gerçekte, Ýslami yasalarca yasaklanan mallar kapsamına girmiyor. Çoðunlukla, temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik bir sınır ticareti sözkonusu. Ýnfaz edilenler arasında çocuklar da var. “Kaçakçı” olarak ifade edilen bölge sakinleri baştan sona adaletsiz ve eşitsiz bir rejimin kurbanları oluyorlar.

ANF kayıtlarına göre 2010’da en az 68 kişi Ýran ve Türkiye sınırlarında katledildi. Yine Mart 2011 ile Haziran 2012 sonuna kadar Kurdpa isimli haber sitesine göre sınır hattında 100 Kürt Ýran rejimi tarafından öldürüldü, 82’si yaralandı. Sınır hattında yaşanan bu katliamın gerçek boyutlarının daha korkunç olduðu sanılıyor. Zira birçok yargısız infaz, medyaya yansımıyor. Alternatif veya muhalif medya kaynakları da çoðu zaman bilgilere erişemeyebiliyor.

Sınır ticareti genellikle at ve katır sırtında yapılıyor. Zaman zaman araçlarla da gerçekleşiyor. 2012 yılı içerisinde Ýran rejimi tarafından taranarak öldürülenlerden 5’i araç içerisindeydi. Dernek raporundan da anlaşıldıðı gibi, sınır ticareti yapanlar aynı zamanda mayın ve iklim koşullarının maðduru oluyorlar.

KAÇAKÇI TANIMININ ÖTESÝNDEKÝ HAYAT

Yasalarca “illegal” olarak tanımlanan kaçakçılık, rejim güçlerine de öldürme hakkı tanıyor. Bu cinayetler dünyanın gözleri önünde işleniyor. Oysaki, “illegal” denilen bu kaçakçılıðın arkasında “illegal”, “insanlık dışı” ve “haksız” uygulamalar yatıyor. Bir yandan sigara, gıda malzemeleri, kıyafet, mazot, kimi zaman alkol ürünleri taşıyan kaçakçılar hiç yargılamaya bile konu edilmeden infaz edilirken, diðer yandan devletlerin gözetiminde kamyonlar dolusu kaçak petrol, silah veya uyuşturucu trafiði yapılıyor.

Bu rejimlerin koyduðu yasalarca belirlenen öteki “kaçakçı” tanımının ötesinde trajik bir yaşam öyküsü var. Bununla ile ilgilenen yok. Kimi zaman bir parça ekmek, kimi zaman da çocukları için bir çift ayakkabı ya da defter-kalem almak için “kaçakçılık” yapılıyor. Bu insanların yaşam koşullarını iyileştirecek tedbirler alınacaðına, yetkililer onların canlarını almayı ya da cezaevlerine koymayı tercih ediyorlar. Cinayetlerin failleri de çoðunlukla yargılama konusu bile olmuyor. Sınır hattında Türkiye ve Ýran arasındaki ölümcül işbirliði kendi yasalarını da ihlal ederken, Batılı devletleri de ilgilendirmiyor.