30 yıldır verdikleri sözün arkasındalar

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la yaklaşık 30 yıl önce görüşen Badiyan köylüleri, ona verdikleri ilk sözü tutmaya devam edeceklerini belirterek, sonuna kadar PKK’yle olacaklarını vurguladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen uluslararası komplonun 24’üncü yılında, Tirbespiyê’ye bağlı Badiyan köyünde yaşayan halk, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la Beyrut’taki ilk görüşmelerini anlattı.

Badiyanlılar, “Önder Abdullah Öcalan’a söz verdik, ömrümüzün son anlarına kadar parti çalışmalarını yürüteceğiz” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da uluslararası komplo sonucu İmralı’ya kapatılmasının üzerinden 23 yıl geçti. Abdullah Öcalan 23 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Hem komplo hem de var olan tecrit koşullarına yıllardır halk tarafından büyük tepkiler yağıyor. Kürtler, bu yıl da bulundukları her yerde eylemleriyle komploya karşı öfkelerini dile getiriyor.

Uluslararası komplonun yıl dönümünde Abdullah Öcalan’ı tanıyan Badiyan köy halkı, Abdullah Öcalan’la Beyrut’taki ilk görüşmelerini ajansımızla paylaştı.

‘HEPİNİZ BENDEN DAHA CESARETLİSİNİZ DEDİ’

Tirbespiyêli Salih Seyîd, Öcalan’ı ilk kez 1991’de, ikinci kez de 1996’da gördüğünü belirterek, ilk karşılaşmasını şöyle anlattı:

“Önder Apo Suriye’de kaldığı süre içerisinde iki defa onu görmeye gittim. İlkin 1991’de, ailece Beyrut’a-Lübnan’a gittik. O dönemde tahminen 80 bin kişi Önderlik sahasında toplanmıştı. Herkes büyük bir sahada toplanmıştı. Akşamdı. Önderliğin geleceğini söylediler ve herkes sahada toplandı.

Önderlik balkon gibi bir yere çıktı. O kalabalıkta Önderlik nereden ve nasıl geldi bilmiyorum. Yaklaşık üç saat konuştu. Konuşması daha çok yurtseverlik, Kürt gerçekliği, düşman gerçekliği ve yaşanan sürece dairdi. Üç saatlik konuşmadan sonra Önderlik, yakın şehirlerden gelenlerin dönmesini istedi. Efrîn, Halep, Şam ve Kobanê’den gelen bazı aileler geri döndü. Biz Qamişlo’nun köylerinden gitmiştik ve uzak olduğu için gece orada kaldık.

Levent arkadaş sabah gelip, Önderliğin tekrar geleceğini söyledi. Hepimiz tekrar Önderliği görmek için bekledik. Öğlene doğru Önderlik geldi. İlk konuşmasında, ‘Hepiniz benden daha cesaretlisiniz, çoğunuz bu kritik sürece rağmen burada kalmışsınız’ dedi. Mele Abdurrahman ve birkaç kişi, bir taşın üstünde oturmuş, Önderliği dinliyorduk. Yanımızda bulunan Emin arkadaş beni başkasıyla karıştırmıştı. Önderliğe geldiğimizi söylemişti. Önderlik beni çağırdığı zaman ben sahadan çıkmıştım. Sonra Önderliğe benim diğer arkadaşın yeğeni olduğumu söylemişlerdi. Önderlikle geçirdiğimiz o an bize çok huzur vermişti.”

‘KÜRTLERİN YAŞAM KAYNAĞI, VARLIĞI OLDU’

Salih Seyîd, sahada yaşadıkları duygu ve düşünceleri şu sözlerle paylaştı: “Önderlik hem akşamki hem de diğer günkü konuşmasında içimizden geçen soruları hisseder gibi bütün sorulara cevap veriyordu. Orada hiçbir çelişki yaşamadık. Bütün sorularımızın cevabını, biz sormadan Önderlik cevapladı. Osman Sebrî’nin, Önderliğin hakikatini anlattığı bir sözü var. “Önderlik, Osman Sebrî’ye; ‘Sen bizim Apo’muzsun, senin yolunda yürüyoruz’ dedi. O zaman hasta  Osman Sebrî Önderliğe bakarak; ‘Yok, sen bizim önderimizsin. Senin yaptığını biz yapamadık. Sen Kürt kızlarını, erkeklerini bir arada toplayıp, omuz omuza savaşın gerçekliğini ve nasıl savaşılması gerektiğini öğretmişsin. Kürdistan’ı sen kuracaksın. Kürtlerin Önderi sensin. Biz senin yolunda yürüyeceğiz” dedi. Osman Sebrî’nin dediği gibi Önderlik, Kürtler için bir yaşam kaynağı oldu, Kürtlerin varlığı oldu.”

‘YOLDAŞLIĞINIZI, ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜZÜ BÜYÜTÜN DEDİ’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı 1996’da ikinci kez görmek için tekrar yola düşen Salih Seyîd, bu kez  125 kişiyle beraber gittiklerini belirterek, şunları anlattı: “125 kişi beraber ikinci sefer gittik, 6 kişi Önderliğin isteği üzerine orada kaldık. Bize öğle yemeği yaptılar, Önderlikle beraber yemek yedik. Sonra arkadaşlarımızdan Mihemed İsmail, Önderliğe bakarak; ‘Neden bu yaşlı gruptan bir grup oluşturup dağa göndermiyorsun’ dedi. Önderlik, ‘Çok iyi. Grubunuzu oluşturup gidin” demesi üzerine, ‘Biz yaşlıyız, o dağlarda yürüyemeyiz, düşeriz’ dedi. Önderlikle aramızda böyle esprili bir diyalog gerçekleşti. Önderlik, ‘Çocuklarınız dağlarda savaşarak büyük bir direniş sergiliyor; siz de halkın içinde çalışıp, halkımızı örgütleyeceksiniz’ dedi. Önderlik, azim doluydu; ne kadar anlatsam da yetersiz kalır. Bir de yoldaşlığa, dostluğa değinerek; ‘Yoldaşlığınızı, örgütlülüğünüzü büyütün. Kürtler bu davanın sahibidir, dostu değildir. Yabancı kişiler ideolojimizi önemserlerse onlar bizim dostumuzdur. Kürtler dostumuz değil yoldaşımızdır. Öyle bir dönem gelecek ki kadro bulunamayacak. Kendinizi eğitin, kadro gücünüzü oluşturun’ dedi.”

‘MEKKE’YE HACCA GİTMEK GİBİ’

Salih Seyîd, Abdullah Öcalan’ın eğitim verdiği Mahsum Korkmaz Akademisi’ni ‘hac’a benzetiyor: “Önderlik sahası Mekke’ye hacca gitmek gibidir. Ancak Mekke topraklarında o kadar insan bir arada toplanır. Önderlik sahasına vardığımızda eşime kutsal topraklara hacca geldiğimizi söyledim. Bunun için 15 Şubat  biz Kürt halkı için kara bir gündür. Bu komployu kınıyoruz. Hiçbir komplo, Önderliğin yarattığı güç kadar büyük değildir ve onun için de bütün komplolar boşa çıkacaktır. Bugün DAİŞ’in varlığı da bu komplonun devamıdır, onu da kınıyoruz. Şengal’den Minbic’e ve dört parça Kürdistan’a kadar büyük bir tecrit ve saldırı var. Fakat düşman şunu iyi bilmeli ki Önderliğin yarattığı, eğittiği halkın iradesini kıramayacaklar. Kanımızın son damlasına kadar da Önderliğimizin izinde yürüyen bir halk olacağız. Önderliği aramızda görene kadar mücadelemize devam edeceğiz."

TAM DÖNEMİNDE ÇIKMIŞ BİR LİDER

Abdullah Öcalan’ı 1990’lı yıllarda görmeye gidenlerden biri de Mihemed Emîn Seîd. Alandaki çalışma yürüten arkadaşlarının önerisiyle dört kişiyle birlikte yola çıktıklarını ifade eden Seîd, şunları anlattı: “Sahaya gittiğimizde Önderlik yanımıza gelerek bizimle yurtseverlik, örgütlenme ve sürece ilişkin konuştu. Önderlik konuşmasını bitirdikten sonra ona söz verdik, yaşadığımız sürece kanımızın son damlasına kadar çalışma yürütüp senin yolunda yürüyeceğiz, dedik. O günden beri de sözümüzde duruyoruz. Önderlikle geçirdiğimiz o günü asla unutmayacağız. O günün huzuru, sevinci, aşkı içimizde hep yaşayacak. Önderliği anlatarak tarif edemeyeceğiz. Yüce bir kişiliği var. Eğer başka bir halkın önderi olsaydı eminim onun için ibadet ederlerdi. Çok azametli bir kişiliğe sahip ve tam da döneminde ortaya çıkmış bir önder. Eğer Önder Apo o dönemde çıkmasaydı Kürt halkına dair şu an bir şey kalmamış olacaktı.

‘PKK TARİHE ZAFERLERİ YAZDIRMAYI SÜRDÜRECEK’

Temiz bir parti, büyük ve değerli şehitlere sahip bir partiydi. Biz de bu değerlere ve Önderliğin felsefesine aşık olduk. Önderliği tanıdığım günden beri tek ve en büyük umudum, Önderlikle Kürdistan özgürleşecek. Hep bunun inancıyla yaşıyorum. Önderliksiz hiçbir yaşam mümkün değil. Önderliğe verdiğim sözle yaşıyorum. Evimin kapısını bu örgüte 1989’da açtım. Binlerce gerilla gördüm, beraber çalıştık. Bugünkü devrimimiz de Önderliğin felsefesiyle yürüyen bir devrimdir. Önderlikten ve onun yetiştirdiği gerillalardan aldığımız güçle oluştu. Milis olarak çalışmalarına başladım, bugün de onlardan aldığım eğitim ve Önderliğe verdiğim sözle çalışmalarımı yürütüyorum.

Bütün dünya bilmeli ki Önderliğin kurduğu PKK hiçbir zaman kırılmayacak, her zaman tarih sayfalarına zaferleri yazacaktır. Kazanan Önderliğin felsefesi olacak.”