Apê Yusuf'un duvarında asılı PKK bayrağının hikayesi

Türk devletinin saldırıları sonucu şehit düşen Apê Yusuf'un odasına asılan kocaman PKK bayrağının bir hikayesi vardı. Bu bayrağın hikayesi umudun, inancın ve mücadelenin hikayesiydi.

Apê Yusuf Gulo ile torunu Mazlum ve Muhammed işgalci Türk devleti tarafından katledildiğinde Qamışlo’da değildim. Haberi alır almaz Qamışlo’ya döndüm. Sabah taziye çadırının olduğu yere gittim. Çadır yerine Apê Yusuf’un oğlu Salih’in evine oturduk. Salih ile önce birbirimize sarılıp ağlaştık. Daha sonra gelen her aile ferdi ile birbirimize sarılıp ağlaşıyorduk. Salih, "Hepimizin babasıydı onun bize anlattıkları ile yürüyorduk. O da gitti ama onun yerini alacak amcalarım var" diyordu. Apê Yusuf’un şehit büyük oğlu Nurettin yani şehit Mustafa'nın eşi Neceh geldi. Onunla da birbirimiz sarılıp ağlaştık. Naceh Arapça bir isimdir. Türkçesi başarı, zafer demektir. Naceh Apê Yusuf’un yeğeni ve gelini.

 

Taziye çadırının ön tarafında Apê Yusuf’un odası vardı. Anahtarı kendisinde olduğu için oda kapalı kalmıştı. Odasının duvarına kocaman bir PKK bayrağı asılmıştı. Bayrak dikkatimi çekti. Biraz sonra Apê Yusuf’un diğer gelini ve yeğeni Şemsixan geldi. Şemsixan şehit Nurettin’in de annesi. Birbirimize sarılıp taziyede bulunduktan sonra yanıma oturdu. O sırada Apê Ahmet’in oğlu Şepalda gelmişti. Şemsixan ile Şepal bayraktan konuştular. Ne geceydi değil mi dedi Şemsixan…Ne geceydi dediği gece bayrağı yaptıkları geceydi. Onun için o bayrağın bir hikayesinin olduğunu anladım. Taziye bittikten sonra bayrağın hikayesini anlatmalarını istedim.

PKK'NİN YIL DÖNÜMÜ İÇİN BAYRAK YAPMIŞLARDI

Şemsixan’a bayrağın hikayesini anlatmasını istediğimizde PKK'nin 44. yılını kutlayarak söze başladı. Çünkü bu bayrağı yıl dönümünü kutlamak için yaptıklarını söyledi. Hikayeyi şöyle anlatıyor:

“Yüzlerce kahramanımız bu fikri takip etti. Mazlum Doğan, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Haki Karer'lerin direnişi ve önder Apo’nun fikir, felsefesi ve emeği sayesinde bugünlere geldik. Bulunmuş olduğumuz Kasım ayı kutsal bir aydır. PKK’nin kuruluşunun olduğu aydır. Başta önder Apo olmak üzere özgür dağlardaki gerillaların, zindanda direnenlerin diriliş bayramını kutluyor hepsini gönülden selamlıyorum.

Suriye'de PKK bayrağı yasaklandığında rejimin halk üzerinde bir etkisi vardı. Büyük bir korku vardı. Ve böyle bir şey yapmak için çok şeyi göze almak gerekiyordu. Partimizin kuruluş yıldönümü yaklaşmıştı onu nasıl kutlayacağız diye tartışıyorduk. Karar verdik PKK bayrağı yaparak kutlayacaktık. Kırmızı, yeşil, sarı kumaşları getirdik. Bayrak yapma fikri Şepal’indi. Şepal terziydi. Oğlum da Serxwebun’da terziydi. O da bize yardım etti. O gece uyumadık. Biri kumaş getirdi, biri kumaşı kesti. Elektrikler kesilmişti. Birazını yapıştırıcıyla yapıştırdık. Bir kısmını makineyle diktik. Her üçümüz birlikte yaptık. Partinin kuruluş yıl dönümü kutlamak için bu bayrağı kendi ellerimizle yaptık."

RÜSTEM CUDİ'NİN CENAZESİNİ YAPTIKLARI BAYRAK İLE KARŞILIYORLAR

Bayrağı yaptıkları yıl içinde Serêkaniyêli büyük devrimci Rüstem Cudi şehit düşmüştü. Rüstem Cudi’yi yaptıkları bayrak ile karşıladıklarını anlatan Şemsixan "Zaten bayrağı yapmamızın ardından Rüstem Cudi şehit düşmüştü. Heval Rüstem’i nasıl karşılayacaktık. Heval Rüstem herkesin gönlünde yer edinen biriydi. Yıllardır mücadele eden bir gerillaydı. Merasime gittiğimiz otobüse şehitlerin posterleriyle birlikte ellerimizle yaptığımız kocaman bayrağımızı astık. Türkiye sınırından da geçtik. Bu bayrakla Şehit Rüstem’i de karşıladık. Büyük anlamı ve önemli hatırası bulunan bu bayrağı şehit cenazelerinde kendimizle götürüyoruz. Zaten PKK’nin kuruluş yıldönümü geliyor. Diriliş bayramını yine bu bayrakla kutlayacağız” diye konuşuyor.

2011 yılında yaklaşan PKK kuruluş yıl dönümünde bayrak yaparak kutlama fikrini ortaya atan Şepal Gulo ise bayrağın hikayesini şöyle anlatıyor; “Her zaman bu önemli güne farklı bir renk katarak girmek istiyoruz. Sene 2011’di PKK'nin yıldönümü yaklaşıyordu. O güne nasıl bir renk verebiliriz diyordum. Apoculuk ruhunu nasıl geri döndürebiliriz diyordum kendi kendime. Birinin bayrak kaldırması için büyük korku ortamı vardı. Hapsi, dayağı, her türlü işkenceyi ve her şeyi göze almalıydı. Dilimiz, bayrağımız için tutuklandık. 15 Şubat komplosunu kınadığımız için tutuklandık. PKK’nin kuruluş yıldönümü için tutuklandık. O yıl bayrak yapmak için fırsat yakaladık. Nasıl yapabiliriz diyorduk. Kumaşını almak için 3 kişi kendi aramızda para topladık. Fazla bir miktar değildi ama durumumuz ortadaydı. Serxwebun’a ‘Sen çarşıda çalışıyorsun, bize kumaş getir’ dedim. Ne için olduğunu da söylemedik. Kırmızı, yeşil, sarı kumaşları getirdik. Çocuklar ve tüm aile bireyleri etrafımızda toplanmıştı. ‘Ne yapacaksınız’ dediklerinde ‘Bayrak yapacağız’ dedik. Hepimiz çok heyecanlıydık.

Bayrağımızı Şemsixan’ın evinde yaptık. Bayraktaki yuvarlak şekli yapmayı bilmiyorduk. Gidip yemek sofrası getirdik. Şemsixan’ın bir sofrası vardı, küçüktü. ‘Komşumuzun var’ dedi ve gidip onu da getirdi. Bayrağı elle diktik. Şemsixan bir köşesini ben bir köşesini Serxwebun’da bir köşesini tutmuştu ki düz dikebilelim. Her dikiş attığımızda çok mutlu oluyorduk. Sabaha karşı bitirdik. Yorulmuştuk. Çocuklar duvara asalım diyordu. O duvara asıyoruz sığmıyordu, diğer duvara asıyoruz sığmıyordu. Öyle bir yere çıkalım ki tamamen açabilelim diyorduk. Bitirdiğimizde heval Rustem Cudi için merasim yapılacağı haberi geldi bize. Bütün aile merasime giderken otobüse astık. Herkes o dönem şaşırmıştı. Böyle bir bayrağı nereden getirdiler diyorlardı. Yıllardır böylesi büyük bir bayrağı kaldırmayı hayal ediyorduk. Gerçekten çok keyifliydik. Arkadaşlar verin bir yere asalım diyordu. ‘Bunu kendi ellerimizle yaptık, yorulduk. Bizimdir’ diyor ve kimseye vermiyorduk. O günden beridir bayrağın sorumluluğunu Şemsixan üstleniyor. Her merasim ve kutlamada bayrağımızı çıkarıyoruz. Bu bayrak PKK’nin kuruluş yıldönümü coşkusuyla yapıldı. O gün yaklaştığında ‘Bayrağımızı kaldıralım’ diyoruz.”

ÖZGÜRLÜĞÜN VE BAŞARININ SEMBOLÜ

Diğer bayraklardan farkını yine Şepal anlatıyor. Şepal Gulo, Kürtlerin eskiden beri kullandıkları bayraklar olduğunu söylüyor ama bu bayrağın kullanılan diğer bayraklardan farklı olduğunu belirterek farkını şöyle anlatıyor: "Eskiden de Kürdistan bayrakları vardı. Başûrê Kurdistan’ın da Qazi Mihemed’in kaldırmış olduğu bayrak da var. Kürdistan’daki birçok partinin bayrakları var. Ama bu bayrak bizim için özgürlüğün ve başarının sembolüdür. Bu bayrağı gördüğümüzde kendimizi özgür görüyoruz.

PKK devrimi 44 yıldır bu bayrak altında devam ediyor ve bugünlere gelmiş. Binlerce Kürt gencinin kanıyla var olan bu bayrak bizim için kıble gibidir. Müslümanlar için evlerinde nasıl Kur’an-ı Kerim olmazsa olmaz. Bizim evlerimizde de bu bayrak olmazsa olmaz. Şehitlerimizin bayrağıdır. Değerimizdir. Bu bayrağın tüm halk için de bir önemi var. Gördüğümüz an bile acayip bir hisse sahip oluyoruz. Bayrağımız bizim için her şeydir."

Bayrağı yapanlardan biri olan Şemsixan Gulo ise bayrağın farkını şöyle anlatıyor: "Bu bayrak bizim yaşam umudumuzdur. O kadar şehidimiz ve kahramanımız bu bayrak altında bizim için canını feda etmiş. Önder Apo’nun ‘Bir lokma dışında hiçbir şey istemiyorum’ sözü aklımıza geldiğinde ‘Artık özgürlüğün yolu çoktur’ diyorum. Binlerce gerilla kendisi için değil Kürt halkı için savaşıyor, onlar gelecek umutlarımız, kurtuluşumuzdur. Onun için büyük anlamı var. Biri bunu anlamıyorsa yaşamdan hiçbir şey anlamıyor demektir. Partimiz birkaç kişiyle kurulmuş. Bu bayrak onların elleriyle fikirleriyle yapılmış. Başta Kürt halkı olmak üzere özgürlük isteyen herkes için çok kutsal bir şeydir bayrağımız."

İŞGALCİ TC'YE KARŞI BU BAYRAĞI YÜKSELTTİM

Şepal amcası Apê Yusuf ve torunlarının işgalci Türk devleti tarafından katledilmesinden duydukları üzüntüyü şöyle anlatıyor: "Apê Yusuf ve torunlarının şehadeti ailemiz için büyük acıydı. O bu bayrağa laikti. Onun evinin önüne astık. Onun da PKK devriminde emeği vardı. Şehitliğe gittiğimizde de bu bayrağı kendimizle götürdük, mezarına bıraktık. Bu bayrağı görür dedik. Önder Apo'nun, Kürt halkının, gerillanın ve zindanlarda direnenlerin başı sağ olsun. Sonuna kadar bu çizgiye bağlı olacağız."

Şemsixan da amcası Apê Yusuf ve yeğenlerinin şehadetinin büyük bir üzüntü yarattığını belirterek şunları anlattı: "Bu kadar yıllık emek, yorgunluk, tutuklanma, işkence, hapis ne kadar acı varsa Apê Yusuf çekti. Aynı şekilde torunları da çekti. Bu acıyı Suriye rejiminden de, Türk devletinden de çekti. Bu olay yaşandığında herkes bize ‘Evinizi değiştirin, uçaklar vurur’ diyordu. O sözlere karşılık bu bayrağı çıkarıp dama astım. ‘Uçaklar vurursa vursun, en azından bayrağımız altında ölürüz’ dedim.

Neden korkacağız? En değerli, en kahraman insanlarımız bu uğurda gitti. Bu bayrağı yaparken oğlum şehit Nurettin 8 yaşındaydı. Büyüdü, şehit düştü. Hepsi de bu bayrağın altında oldu. Hepsi bu bayrağın altında söz verdi. Korkacağımız hiçbir şey yok. Halkımız iyi bilmelidir ki bu bayrak gelecek umudumuzdur. Zafer Kürt halkının olacaktır. Önder Apo özgürleşecektir. Bu bayrak için şehit düşenler ölümsüzdür. Şehit namirin…"