‘Özel savaş kadınları hedef alıyor’

HDP Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı Şindar Akıncı, Mêrdîn'de öz yönetim süreçleri sonrasında taciz, istismar ve fuhuş vakalarındaki artışının sebebinin, özel savaş konsepti olduğunu söyledi.

HDP Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı Şindar Akıncı, özel savaş konsepti kapsamındaki saldırının iki boyutlu olduğunu belirterek, hem kadın bedeni hem de kimlik ve kültürün hedef alındığını vurguladı. 

Nisêbîn'de dört çocuğu taciz ettiği ortaya çıkan Eyüp K.'nın yargılandığı mahkemenin duruşması 30 Ekim’de görüldü. Mağdur iki kız çocuğunun yaşadıklarını okuldaki rehber öğretmenlerine anlatması ile ortaya çıkan tacize dair ifadelerin, kamera kayıtlarının ve diğer bulguların olayın nasıl geliştiğine dair adeta kanıt niteliği taşımasına rağmen mahkeme, Eyüp K'nın tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

Üniformalı taciz vakalarındaki artışı, bölgeye özel politikaların bir ayağı olarak ele almak gerektiğini belirten HDP Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı Şindar Akıncı, Mêrdîn'de öz yönetim süreçleri sonrasında taciz, istismar, fuhuş vakalarındaki artışının sebebinin de özel savaş konsepti olduğunu vurguladı. Akıncı "Saldırı iki boyutludur, hem kadın bedenine hem de kimlik ve kültüre. Başlarına hiçbir şeyin gelmeyeceğini bilerek bunu yapıyorlar. Mahkeme savunmalarında vatan, millet ve bayrağa bağlılık sözleri ediyorlar. Serbest bırakılıyorlar, çoğu zaman da herhangi bir ceza almıyorlar. Teşvik, koruma, ödüllendirme... Hepsi var" diye konuştu.

YARGILAYAN VE YARGILANANIN AYNILIĞI

Nisêbîn'de uzman çavuş Eyüp K'nın adres sorma bahanesiyle arabasına aldığı çocukları taciz etmesine dair davada çıkan tahliye kararı kadar Eyüp K'nın avukatının savunmalarının da kabul edilemez olduğuna işaret eden Eşbaşkan Şindar Akıncı, taciz faili uzman çavuşun tahliyesi istenirken askerlik mesleğinin ve vatanına bağlılığının vurgulanmasının, esasında yargılayan ve yargılananın aynılığını gözler önüne serdiğini söyledi.  

BAŞLARINA BİR ŞEY GELMEYECEĞİNİ BİLİYORLAR

En son Dêrik'te genç bir kadına ajanlık dayatıldığının ve kadının korucu tarafından taciz edildiğinin ortaya çıktığını; taciz eden korucunun 'Dağa çıkacaktı, ben o yüzden bunu yaptım' dediğini kaydeden Akıncı, “Nusaybin'deki olayda da gördük ki tacizci kişi serbest bırakıldı. Avukatın savunma şekli de ortadaydı. Bu insanlar biliyorlar ki; böyle bir şey yaptıklarında başlarına hiçbir şey gelmeyecek, herhangi bir ceza almayacaklar. Adeta ödüllendirilecekler. Vatanlarına ve bayraklarına bağlılıklarını söyleyerek, kendilerini savunuyor ve serbest kalıyorlar" dedi. 

YAŞANAN ARTIŞ TESADÜF DEĞİL

Kurdistan'da özel savaş konsepti uygulamalarının, dönemlere göre tarz, boyut ve nitelik değiştirdiğine işaret eden Şindar Akıncı, öz yönetim sürecinden sonra kadın bedenine yönelik devlet politikalarının çoğaldığını vurguladı.

Ayşe Gökkan'ın belediye eşbaşkanlığı döneminde 'Kadın Kenti' olarak ilan edilen Nisêbîn'de kadına şiddet, taciz, istismar gibi olaylarda yaşanan artışın tesadüf olmadığının altını çizen Şindar Akıncı, şöyle devam etti: “Konseptler el değiştiriyor, şekil değiştiriyor. YİBO'lardaki asimilasyon ve taciz biliniyor. Yıllarca çatışmada ölen insanların, bilhassa kadınların çıplak bedenleri teşhir edildi. Bunun üzerinden bir halkı aşağılamak istiyorlardı. Mardin özelinde 2016'daki öz yönetim sürecinden bu yana da taciz, istismar, şiddet vakalarında artış oldu. Faillerin neredeyse tamamı üniformalı tacizciler. Nusaybin'de bu yaşananları güncel özel savaş konsepti içerisinde okumak gerekiyor. Saldırı iki boyutludur; hem kadın bedenine hem de kimlik ve kültüre. Başlarına hiçbir şeyin gelmeyeceğini bilerek bunu yapıyorlar. 

TEŞVİK VE MEŞRULAŞTIRMA ÇABASI VAR

Kurdistan'da özel savaş konsepti altında açılan alanlardan biri de Türk askerlerin bölgedeki genç kadınlarla ilişki kurmasının teşvik edilmesidir. ‘Aşk’ adı altında devlet güçleri ile genç kadınların birlikte olması teşvik ediliyor. ‘Sevgi sınır tanımaz, aşkın milleti yoktur’ gibi söylemlerle bu ilişkiler meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Oysa biliyoruz ki; kendini bu ilişkiler ağı içerisinde bulan genç kadınlarımızın kimlikleri ve kültürleri ile yaşama hakkı yoktur. Mutlak bir itaat ve kimliksizleşme isteniyor. Nusaybin, devlet güçleri açısından bu tarz ilişkiler yakalayabilecekleri bir zemine sahip değildir. Eyüp K., hem bu zemini biliyor hem de doğrudan daha sapkın emellere sahip. Kendini uzman çavuş olarak tanıtmamış. Bölgeye yeni gelen bir mühendis olduğunu söylemiş ve taciz ettiği kişilerden kendisine yol tarif etmelerini istemiş. Bu şekilde arabasına çekmiş. Kadın bedeni üzerinden yürütülen bu özel savaş konseptine sessiz kalmayacağız."