HSM Karargah Komutanlığı, Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi’ne mesaj gönderdi

HSM Karargah Komutanlığı: Sömürgeci Türk devletinin işgaline karşı geliştirdiğiniz kampanya ve Kürtler arası diyalog ile barış çalışmalarınızın özgürlük ve demokratik değerler adına önemli sonuçlar ortaya çıkaracağından kuşkumuz yoktur.

Halk Savunma Merkezi(HSM) Karargah Komutanlığı, Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi’ne bir mesaj gönderdi.

Komutanlık mesajında şunlar belirtildi:

“Tarihin bu önemli döneminde Kürdistan halkının geleceği üzerinde dolaşan kara bulutları zamanında görerek her türlü riski göze alıp bizzat tehlikenin yaşandığı alan olan Güney Kürdistan’a gelmeniz ve yürüttüğünüz etkinliklerle birlikte Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi’ni ilan etmeniz çok değerli ve büyük bir insani anlam ifade etmektedir. İnsanlığın yüz akı olan bu yaklaşımınızdan dolayı, bütün Kürdistan Özgürlük Gerillaları adına sizleri kutluyor, tüm devrimci coşkumuzla sizleri selamlıyor, saygılar sunuyoruz.

BU GİRİŞİMİNİZ ÇOK ANLAMLIDIR

Avrupa’nın 14 ülkesinden hak, adalet ve insan hakları mücadelesini yürüten enternasyonaller ile Avrupa’da yaşayan Kürdistan’ın 4 parçasındaki yurtseverler olarak bir araya gelip geliştirdiğiniz bu girişim, tüm halkımız ve bölge demokrasi güçleri için çok anlamlı ve değerlidir. Bu çıkışınız insanlığın ölmediğini, insanlık vicdanının devrede olduğunu gösteren en güzel bir örnektir. Kürdistan’a ve bizzat sorunların yaşandığı savaş alanlarına gelme girişimleriniz aynı zamanda kalbi özgürlük mücadelesi için atan tüm Kürdistanlılara ve özgürlük gerillasına büyük bir moral vermiş ve önemli bir dayanışma tutumu olmuştur.

Ortadoğu’da tüm haklarından mahrum bırakılan mazlum Kürt halkını sahiplenen ve Kürtler arası çatışmayı önlemek üzere yola çıkan bu dostane girişiminize karşı Güney Kürdistan’a girişte, görevlilerin halkımızın misafirperverlik geleneğiyle uyuşmayan yaklaşımları, bizleri gerçekten üzmüştür. Bunun için sizlerden özür diliyoruz. Bilmelisiniz ki sizin gibi tarafsız, amacı sadece ve sadece Kürdistan halkına, barış, demokrasi ve özgürlük değerlerine hizmet etmek olan değerli insanlara halkımız her zaman minnet duyacak ve saygıyla karşılayacaktır.

KÜRDİSTAN HALKININ GELECEĞİ BÜYÜK BİR TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYA

Değerli dostlar, yoldaşlar!

Kürdistan halkının geleceği, gerçekten büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Türkiye’de devlet içindeki tüm ırkçı, şoven ve katliamcı damarlar 2015 yılından itibaren birleşerek AKP-MHP-Ergenekon Koalisyonu biçiminde bir hükümet kurdular. Bu ittifakı oluşturan güçlerin üzerinde birleştiği tek ortak nokta Kürt düşmanlığı ve Kürdistan’da soykırım politikalarının uygulanmasıdır. Bunun için topyekun bir savaşla halkımızın varlığı ve tüm kazanımları hedeflenmektedir. Geçmişte Önderliğimize karşı Uluslararası Komplo’yu gerçekleştiren güçlerin de desteğini alan bu faşist çete rejimi, amacına ulaşmak için İmralı Zindanı başta olmak üzere, tüm zindanlardaki esir yoldaşlara, halkımıza, demokratik siyaset güçlerine büyük bir şiddet ve devlet terörü uygulamaktadır. Türk devleti nihai hedefine ulaşmak için, halkımızın savunma gücü olan gerilla güçlerimizi ortadan kaldırmak amacıyla her türlü teknolojik imha araçları ve kimyasal silah kullanarak sonuç almak istemektedir.

Çok dengesiz bir biçimde sürdürülen bu savaşta, halkımızın ve savunma güçlerimizin haklı ve kararlı direnişi karşısında, sömürgeci Türk devleti sonuç alamamaktadır. Kapsamlı bir imha ve işgal konsepti temelinde 23 Nisan’da Güney Kürdistan topraklarına dönük saldırıyı başlatan faşist-soykırımcı rejim güçleri gerillanın olağanüstü direnişiyle karşılaştılar ve tıkandılar. Bunu aşmak için Kürtler arası bir çatışma yaratarak kaleyi içten fethetme taktiğini geliştirmek istemektedir. Mevcut faşist-soykırımcı Türk rejimi, Kürdistan özgürlük gerillasını imha ederek hem Güney Kürdistan’ı işgal etmek istemekte hem de Türkiye’de faşist rejim sistemini kalıcı hale getirmeyi hedeflemektedir. Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle devşirilmiş El Kaide ve DAİŞ çetelerine dayanarak bölgesel emperyal bir güç haline gelmeyi hedefleyen bu faşist rejimin, amaçlarına ulaşması halinde tüm Ortadoğu bölgesi ve Avrupa halkları açısından da büyük bir tehdit haline geleceği açıktır. Bu nedenle gerillanın faşist Türk devletine karşı yürüttüğü mücadele, sadece Kürt halkının varlığı ve özgürlüğü değil, aynı zamanda tüm bölge halklarının ve kardeş halkların demokratik geleceği açısından da büyük bir önem taşımaktadır.

KÜRTLER ARASI YAŞANACAK BİR ÇATIŞMAYI FELAKET OLARAK GÖRMEKTEYİZ

Değerli dostlar!

Bizim mücadelemiz esas olarak bir varlık ve özgürlük mücadelesidir. Biz halk olarak bu topraklarda insanca yaşamak, eşit-özgür, demokratik ve çağdaş bir toplum için Önder Apo’nun paradigması temelinde bir araya gelerek örgütlenmiş olan kadın ve erkekler olarak, Türk devlet terörüne karşı oluşmuş bir öz savunma gücüyüz. Bizlerin şu anda, devasa teknolojiye sahip olan bir ordu-çete yapısına ve gaddar bir faşist rejime karşı hayati ve tarihsel bir direnişi geliştiren bir güç olarak, cephenin hemen 5 km gerisinde başka bir güce savaş açmış olmamız düşünülemeyeceği gibi, bu akıl kârı da olamaz. Özellikle bu aşamada bizler, Kürtler arası yaşanacak bir iç çatışmayı, felaket olarak görmekteyiz. Maalesef şu andaki konumlanma, her an böyle bir iç çatışmanın gelişmesine yol açabilecek bir pozisyondadır. En çelişkili sorunların bile diyalogla çözüldüğü çağımızda, yoksul ve ezilen bir halk olarak bizlerin kendi aramızda çatışma pozisyonuna düşmemiz, gericilik ve ilkellikten başka bir anlama gelmemektedir. Bu yüzden biz PKK ve halkımızın öz savunma güçleri olarak tüm sorunların diyalogla çözülmesi gerektiğine kuvvetle inanıyoruz. Kürtler arası diyalogla çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Dolayısıyla KDP ile bizim aramızda da çözülemeyecek bir sorun yoktur. Burada tek sorun faşist Türk sömürgeciliğinin saldırganlığı, Kürtler arası yarattığı fitne ve KDP’nin yanlış politikalarıdır. Bu yüzden biz Türk devletinin bu alçakça oyununu boşa çıkarmak, ulusal ve demokratik değerler temelinde tüm sorunlarımızı diyalogla çözmeye her bakımdan açığız.

Bu konuda tüm yurtsever-demokratik kurumların, uluslararası sivil çevrelerin ve siz değerli dostların bilmesi gerekir ki biz araya girecek olan dostların bizler için belirleyeceği her türlü sorumluluğun gereklerini yerine getirmeye hazır olduğumuzu şimdiden belirtiyoruz. Tüm sorunların çözümünde diyalog ve adil yaklaşım esas alındığında bizim açımızdan hiçbir sorun olmayacaktır. 

Bizler, ülkemizde kadın özgürlüğüne dayalı, demokratik değerlere bağlı ve özgürce bir arada yaşanacak bir geleceği ancak bu temelde ulusal ve toplumsal birlikle yaratabileceğimize inanıyoruz. Bu konuda sizin gibi dostların da katkılarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu açıdan ortaya koymuş olduğunuz bu tavır ve ‘avukatsız halk’ olarak tanımlanan Kürt halkının ülkesi olan Kürdistan’da başlattığınız “Kürdistan’ı Savun Kampanyası” paha biçilemez bir sahiplenmedir. Bu temelde sömürgeci Türk devletinin işgaline karşı geliştirdiğiniz kampanya ve Kürtler arası diyalog ile barış çalışmalarınızın özgürlük ve demokratik değerler adına önemli sonuçlar ortaya çıkaracağından kuşkumuz yoktur. Kürdistan’ı Savun İnisiyatifi üyeleri olarak bu girişiminizi takdirle karşıladığımızı ve sizleri kutladığımızı bir kez daha ifade ediyor, sizlere bu kutlu çalışmada üstün başarılar diliyoruz.

En Derin Saygı ve Selamlarımızla….”