Koçgiri: Final sürecini yaşıyoruz

YJA Star komutanlarından Pelşin Koçgiri, Medya Savunma Alanları’nda iki aydan fazladır devam eden savaşın, merkezi Kürdistan olan III. Dünya Savaşı’nın final süreci olduğunu söyledi.

Medya Savunma Alanları’ndaki YJA Star komutanlarından Pelşin Koçgiri, gerilla ve halkın içinde yer alacağı ve artık final mantığıyla savaşıp zaferi kazanacağı bir stratejik hamle sürecinden geçildiğini vurgulayarak, “Kürdistan toprakları bir tecavüzle yüz yüzedir. Bu tecavüz girişimi karşısında üç duruş vardır; sessiz kalırsın, tecavüze ortak olursun ya da direnirsin. Bu süreçte herkes kendi duruşunu belirleyecek” dedi.

YJA Star komutanlarından Pelşin Koçgiri, Medya Haber TV’nin sorularını yanıtladı. 23 Nisan’dan beri Medya Savunma Alanları’nın Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine kapsamlı işgal saldırının sürdüğünü, aynı zamanda bu karşı büyük bir direnişin de verildiğini hatırlatan Koçgiri, yaşananların sıradan bir operasyon olarak görülemeyeceğini söyledi. Koçgiri, “Aslında III. Dünya Savaşı’nın final süreci, şu anda Medya Savunma Alanları’nda yaşanıyor. Zaten savaşın merkezi Kürdistan’dır ve Önderliğe dönük komployla başlatılmıştı” dedi.

99’da esir alınan Kürt Halk Önderi’nin bu komployu boşa çıkarıp yeni bir süreç başlattığını kaydeden Koçgiri, şöyle devam etti: “Biz bu süreçte gerilla olarak yenilendik. Yeni döneme göre kendimizi adapte ettik, yeni yapılanmalar geliştirdik ve üzerimize gelen teknik savaşa karşı cevap olabilecek şekilde kendimizi donattık. Düşmanın gördüğü asıl tehlike bu, öncelikle bunu ortadan kaldırma girişimleri var. Her zaman olduğu gibi Türkiye burada da uluslararası güçlerini jandarma rolünü üstleniyor.”

KATI DOGMATIK DEVLET AKLI ANLAMADI

Türk devletinin, 99’da Öcalan’ın gücünü yeterince anlayamadığı gibi şimdi de kendisini yapılandırmış gerillanın gücünü çok fazla anlayamadığını söyleyen Koçgiri, şunları ifade etti: “40 yıldır bu savaş hep böyle eşitsiz bir şekilde sürdü. Her zaman kazanan Apocu ruh oldu. Apocu ruhla kendini kuşatmış gerillanın yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını bu 40 yıllık savaş süreci gösterdi. Ancak devlet aklı, bu katı dogmatik akıl, bunu anlamadı. NATO’nun ona verdiği tekniğe güvenerek bu işin içinden çıkacağına inandı fakat kendisini yeniden yapılandırmış gerillanın gücünü hesaba katmadı.

TÜM DÜNYAYA UMUT AŞILAYAN GÜCÜZ

Sanıyorum bu iki aylık süreçte bunu iyi anladı, anlıyor ve anlayacak da. Bu teknik donanım Türk devletine çok uzun bir süre önce verildi ve denemelere başladılar. Ona göre de hep şunun arayışı içindeydik; kendimizi nasıl daha çok cevap verebilir konuma getirebilir ve gerilla direnişini sürdürebiliriz. PKK gerillası olarak yalnız Kürdistan ile sınırlı bir güç değiliz. Felsefe ve ideolojimiz sadece bizimle sınırlı değil, tüm dünyaya hitap eden, umut aşılayan bir gücüz. Bedel vererek birçok şeyi öğrendik, her aşamada kendimizi yeniledik. Hareket tarzı, konumlanma ve mevzilenme tarzlarımızı değiştirdik. Bunda ne kadar sonuç aldığımız süren iki aylık süreçte ortaya çıktı ve ortaya çıkmaya da devam ediyor.”

BAŞARISIZLIKLARINI KİMYASALLA GÖSTERDİLER

Mamreşo gibi bir alanda koşullardan kaynaklı çok da istedikleri gibi yapamadıkları bir mevzide bile 7 gerillanın, 10 gün boyunca kahramanca direndiğini; direnişi aşamayan Türk ordusunun kimyasal silah kullandığını hatırlatan Koçgiri, “Bir kere de değil. Belki resmi tekmillerde verilen, gerçekten kullanılan kimyasal gazın yarısı kadardır. Daha farklı yöntemler de kullandılar. Aslında savaşın dilinden anlayan bir insan Türk devletinin o noktada yenildiğini anlayabilir. Yüzlerce kişiyle kuşattığı bir yerde 7 kişinin iradesini kıramayıp böyle namert yöntemlerle sonuç alabilmesi, çaresizliğini gösterir. O gazı kullanarak başarısızlıklarını ilan ettiler. Son ana kadar da arkadaşlarla bağlantı vardı ve en son ‘gazdan etkileniyoruz’ dediler ve arkadaşlarla bağlantımız kesildi. O ana kadar da arkadaşlar coşkularından, savaşma güçlerinden, vurma istemlerinden bir şey kaybetmedi” şeklinde konuştu.

DİRENİŞ HER ALANDAYDI

Bu direnişin sadece Mamreşo ile sınırlı olmadığını, Şehit Serdar Tepesi, Arisfaris, Zap’ın Küçük Cilo alanından yaşandığını kaydeden Koçgiri, şunları paylaştı: “Buralarda da koşullardan kaynaklı çok ciddi hazırlıklarımız yoktu fakat arkadaşların sonuna kadar muazzam direnişleri oldu. Örneğin Arisfaris gibi bir alanda kalma perspektifimiz yoktu ama arkadaşlar düşmana kayıp verdirmek, çatışmak, Mamreşo’da açığa çıkan ‘düşmana mezar edeceğiz’ sloganını yaşamsal kılmak için ısrar etti ve sonuna kadar direndi. Yine Zap alanına bağlı Küçük Cilo ve T Harfi bölgelerinde alan çok dar olmasına, hareket alanı çok kısıtlı olmasına rağmen son bir haftaya kadar da arkadaşlar düşmanı küçük Cilo’ya yaklaştırmadı. Heval Bawer komutasında yapılan eylemler düşmanı soluksuz bıraktı. Küçük Cilo’ya girmeye çalışan askerlere karşı Heval Ronahi’nin öncülüğünde gelişen direniş muazzamdı. Bu genç arkadaşlar şahsında açığa çıkan direniş, gerçekten romanlara, filmlere konu olabilecek niteliktedir. Herkes kahramanlığı, yiğitliği geçmiş günlerde arıyor ama biz burada bunları somut gerçeklikler ile anı anına yaşıyoruz. Bu savaşın içinde, bu tekniğin altında gerillanın yaşadığı bir gün dahi bir romana konu olabilecek düzeydedir.”

GERİLLA SORUMLULUĞUN FARKINDA

Türk ordusunun girdiği yerlerde yüzlerce askeri bir alanda tutarak ve adeta o alanı kuşatma altına alıp irade savaşı yürüttüğünü belirten Koçgiri, gerillanın iradesinin öyle kolay kolay kırılamadığını söyledi. Bu iki ay içerisinde yaşanan direnişler kadar kendi hata ve eksikliklerini tahlil ederek, en güçlü vuruş tarzını yakalama üzerine yoğunlaştığını ifade eden Koçgiri, “Her aşamada kendimizi yenileyerek bu saldırılara cevap vereceğiz. Bu anlamda gerilla kendi üzerine düşen sorumluluğun farkında ve kesinlikle yerine getirecektir” diye konuştu.

TOPYEKUN AYAĞA KALKMALI

Gerilla ve halkın içinde yer alacağı ve artık final mantığıyla savaşıp zaferi kazanacağı bir stratejik hamle sürecinden geçildiğini vurgulayan Koçgiri, şunları söyledi: “Halk ayağının öne çıktığı ve gerillanın yeteri kadar performansını ortaya koyamadığı dönemler oldu. Bazen de direnişin daha farklı boyutları ön plana çıktı. Bugün topyekun ayağa kalkma günüdür. Gün, bu savaşı her yere yayma günüdür. Kimse benim elimden bir şey gelmez, diyemez bu süreçte. Topyekun bir karşı duruş içinde olmamız gerekir.”

KADIN GERİLLALARIN MUAZZAM GÜCÜ

Bu noktada kadınlara da büyük rol düştüğünü, zaten işgal saldırıları sürecinde kadınların neler yapabileceğinin çok somut açığa çıktığını belirten Koçgiri, “Kadın gerillalar olarak ordulaşmada geldiğimiz düzey, bu işgal saldırıları sürecinde belirgin olarak açığa çıktı. Hem yeniden yapılanma çerçevesinde yürütülen savaşa öncülük etmede, bunun düzen ve disiplinini oturtmada hem de direniş boyutunda ve eylemlerde gerçekten muazzam bir güç açığa çıktı” dedi. Koçgiri, şu örnekleri verdi:

* Heval Ekin Tilora, Avaşîn’e bağlı Şehit Dilgeş Tepesi’nde saldırıyı ilk fark eden ve tereddütsüz silahının üzerine gidip cevap olan bir arkadaştı. Yaşamda da gerçekten komutan duruşuyla büyük fedakarlıklar gösterdi. Yaşamda hep ‘ben Şehit Dilgeş Tepesi’ni düşmana asla bırakmayacağım, ben yaşadığım sürece oraya yerleşemeyecekler’ diyordu. Gerçekten bunun için kendisini canla başla ortaya koydu ve tüm arkadaşlara moral verdi.

* Şu an Werxelê’de yaşanan direniş, Heval Ekin ve Heval Asya’nın emekleriyle açığa çıktı.

* Mamreşo’da Heval Sarya ve Heval Ruken son anlarına kadar direndi. Heval Sarya’nın attığı zılgıtlar, hala kulaklarımızda. O direnişin içinde hem dışarıdaki arkadaşlara moral verdiler hem de son ana kadar direnerek orayı bırakmayacaklarını söyleyerek düşmana ağır darbeler vurdular.

* Taktik olarak da içeride tünel savaşlarını geliştirme konusunda kadın arkadaşların çok büyük emekleri oldu.

* Arisfaris’ta Heval Amara Guyi’nin ısrarla düşmana vurma çabası, yaralı haliyle arkadaşları çıkartıp ısrarla kendi mevziisinde kalması ve yine Heval Diyana ile beraber yürütülen direniş çok muazzamdı.

* T Harfi’nde indirmelere karşı tereddütsüz öne atılan ve düşmanın ilerlemesini durdurmak için savaşan Delal ve Viyan arkadaşların tüm bireysel kaygılardan uzak büyük direnişleri yaşandı.

* Küçük Cilo alanında Ronahi ve Melsa arkadaşlar vardı. Ronahi, savaş tecrübesi konusunda henüz pişmekte olan bir arkadaş olmasına rağmen düşmana 20 metre kadar yaklaşıp el bombalarıyla düşmanın içine girip 7 askeri öldüren bir arkadaştı. Heval Melsa genç yaşında katılmış olmasına rağmen coşku ve heyecanını hiç kaybetmeyen arkadaşlardan biriydi. Hep önde olmayı isteyen ve son ana kadar da Küçük Cilo savaş tünellerinde çatışan bir arkadaştı.

KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN DE FİNAL SAVAŞI

Bu savaşın aynı zamanda kadın özgürlüğü için de bir final savaşı olduğunu kaydeden YJA Star komutanlarından Pelşin Koçgiri, şunları ekledi: “Şu anda kadın tarihi ile Kürdistan tarihi gerçekten birbirine çok benziyor. Nasıl ki konu kadın olunca bütün egemenlikli erkek yaklaşımları birleşir, konu Kürdistan olunca da tüm sistem güçleri birleşiyor. Bu saldırılar, tecavüz kültürünün son halkasıdır. Kürdistan toprakları bir tecavüz ile yüz yüzedir. Tecavüz bir kadının ruhuna, duygusuna, bedenine uygulanan şiddetin en uç boyutu ise Kürdistan toprakları da tecavüz altındadır. Bu tecavüz girişimi karşısında üç duruş vardır; sessiz kalırsın, bu tecavüze ortak olursun ya da direnirsin. Bu süreçte herkes kendi duruşunu belirleyecek elbette.”