Bu devrimin Önderliği, şehitleri, savaşçıları kutsaldır

Aziz Mihemed Ehmed, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava devrimi ve halkın kutsal bir değeri olduğunu ifade ederek “Bu devrimin Önderliği, şehitleri, savaşçıları, halkı ve toprağı kutsaldır” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı 1995’te görüp dinleyen  Aziz Mihemed Ehmed, şunların altını çizdi: “Rojava Devrimi’nin Önderliği, şehitleri, savaşçıları, halkı ve toprağı kutsaldır. Önderlik bu devrimin ve halkın kutsal değeridir. Önder Apo’nun emeği unutulamaz. Her bir insan imkanlarına göre seferber olmalı, ayakta olmalı.”

Aziz Mihemed Ehmed (61), Qamişlolu ve 7 çocuk babası. Oğlu Doğan Aziz Ehmed, 22 Ağustos 2016’da Minbic’i özgürleştirme hamlesinde şehit düştü. Aziz Mihemed, o dönemlerde Asayiş’te yer aldı ve oğlu Doğan ile aynı mevzide DAİŞ çetesine karşı savaştı. Kardeşi İsa Mihemed Ehmed (Xebat) 1994’te PKK saflarında şehit düştü.


ÖNDERLİK SAHASINA HALKI ULAŞTIRDI

Aziz Mihemed Ehmed, 1980-1986 yıllarında Şam’da işçi olduğunu ve 1983’te PKK’liler ile tanıştığını belirterek, şunları söyledi: “Rahman Korkmaz (Selîm) arkadaş ile 1983’te tanıştım. Heval Selîm ile PKK’yi tanıdım. 1984’te 15 Ağustos Atılımı için broşürler dağıtıyorduk. 1988 Newroz’unda halkı Önderlik Sahasına götürebilmek için yol ve araba ayarlıyorduk. Şam’da 1988 Newroz’unda rejim saldırılarında bir yurttaş yaşamını yitirdi. Karmaşık bir süreçti, rejimin baskıları artıyordu. Heval Hamza (Hasan Bindal) rejimin saldırısı ardından Şam’daki halka bir toplantı yapmıştı. Rejimin gerçekliğini halka anlatmaya çalışıyordu, direnmeden kazanılamayacağını söylüyordu.”

PKK KÜRT HALKINA HİZMET EDİYORDU

PKK’den önce birçok Kürt partisi tanıdığını kaydeden Aziz Mihemed Ehmed, şöyle devam etti: “Kürt halkı ve Kurdistan’dan bahsetmediler. Niye bu şekilde değerlendiriyorum? PKK, Şam’da 1985’te Newroz kutlamaları yapmaya daha başlamamıştı. Rojava’daki bazı partiler o yıl kutlama yapmıştı. Pêşeng Partisi’nin kutlamasına şahit olmuştum. Kurdistan’dan, Kürt halkından bahsetmiyorlardı, bir şenlik havasında kutlama yapıyorlardı. Heval Selîm’i gördüğümde de saatlerce tartışıyordu. Yurtseverlikten, Kurdistan topraklarından, Kürtlükten ve devletin Kürt halkına dönük baskılarından, zulmünden bahsediyordu. Bu nedenle PKK’den çok etkilenmiştim. Çünkü esas amaçları Kürt halkına hizmet etmekti.”

15 AĞUSTOS 1995’TE GÖRÜŞME

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı merak ettiğinden yanına gidenlere sürekli soru sorduğunu dile getiren Aziz Mihemed Ehmed, şöyle konuştu: “Şehit Dicle’nin babası Hêjo, Önderliği görmüştü. Hêjo’ya Önderliği sorduğumda ‘önce yaralıyor, ardından yarayı iyileştiriyor’ demişti. Hêjo’dan anladığım, Önderlik eleştiriyordu fakat moral de veriyordu. Bu diyalogdan sonra Önderliği görmek hasret oldu. Hevallere, Önderliğin yanına gönderin, diye çok ısrar ettim. Okuduğumuz broşürlerden, dinlediğimiz kasetlerden Önderliği az çok tanımıştık ama görmek ayrı olacaktı. 15 Ağustos 1995’te Şam’da Önderliği görmeye gittik. Cizîrê Kantonu’ndan 52 kişi gitmiştik fakat sayımız oldukça fazlaydı. Doğrudan diyalogum olmadı ama 5 saat boyunca konuştu. Önderliğe sorulan bir soru aklıma geliyor. Yurtsever bir arkadaş, ‘Neden KDP’den maddi destek almıyorsunuz?’ diye sordu. Önderlik ise ‘kelem (diken) olmasınlar, karşı faaliyet yürütmesinler isterlerse maddi desteği biz veririz’ demişti. Sahadan yerimize döndüğümüzde benim için yeni bir başlangıçtı. Yenilikler kattı. Önderliğin gücünün dünyaya bedel olduğunu gördüm.”

PKK’NİN PRATİĞİ VE SÖYLEMİ BÜTÜNDÜR

Aziz Mihemed Ehmed, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üst üste döşediği taşların devrilemeyeceğini belirterek, şunları ifade etti: “Önderlik ve PKK’yi tanımadan önce Kürt halkının hayatı sıradan, anlamsız bir hayattı. Sohbetlerin içeriği bile dolu değildi. Sadece zaman akıp gidiyordu. PKK’yi tanımadan önce Rojava’daki partileri tanıyorduk. Bu partilerin etkileyecek bir tarafı yoktu. Konuşmaları ve pratikleri birbirini tutmuyordu. Faaliyetleri ve konuşmaları uyuşmuyordu. Bu şekilde halka hitap edemezlerdi, halkı etkileyemezlerdi. Eğer halkın etkilenmesini, onlara bağlı kalmasını isteseler pratikleri ve konuşmaları bir olmalıydı fakat öyle değildi. PKK’nin pratiği ve söylemi birdi. Eğer Heval Selîm’in pratiği ve söylemi bir olmasaydı Heval Selîm’den etkilenir miydim? Yok. Heval Selîm’den etkilenmeseydim PKK’den de etkilenmezdin. Heval Selîm, PKK’liydi. Konuşmaları, oturması, kalkması yüreğime, beynime işlendi. Bu nedenle hevaller kabul edildi, benimsendi.”

PKK EMEKLE BÜYÜDÜ

Uluslararası Komplo’nun 9 Ekim 1998’deki başlangıç dönemine işaret eden Aziz Mihemed Ehmed, “Önderliğin, Suriye’den çıkarılması halkımız için büyük bir acıydı ama var olan inanç ve siyasi açıdan PKK’nin diğer örgütler gibi olmadığını biliyorduk. Önceleri düşman bir Kürt önderini tutukluyordu, peşi sıra dökülmeler başlıyordu ve düşman kazanıyordu. Önderlik zindanda olsun, dışarıda olsun PKK’nin süreceğini biliyorduk. Her yıl geçen yılın on katı zafer elde edeceğini her gün bir adım daha da ilerleyeceğini herkes biliyordu. Düşman bunu hesaplamamıştı. Önderliği esir aldıktan sonra PKK’nin döküleceğini sandı. PKK’li kimsenin kalmayacağını ya teslim olacağını ya da bu davadan vazgeçeceğini düşündü. Büyük bir yanılgı yaşadılar. PKK, bir ideoloji, felsefeyle başladı. Emekle büyüdü PKK. Önderlik şu an fiziki özgür olsaydı daha da güçlü olurduk ama PKK yenilmez” şeklinde konuştu.

BU DEVRİMİN HER ŞEYİ KUTSALDIR

Aziz, Rojava Devrimi’nin kutsal değerlerinin olduğunu vurgulayarak, şunları ekledi: “Bu devrimin Önderliği, şehitleri, savaşçıları, halkı ve toprağı kutsaldır. Önderlik bu devrimin ve halkın kutsal değeridir. Her bir dönemde tarihi önderler ortaya çıktı. Önderlik de tarihi bir Önderdir. Çözümlemeleri hep geçerliliğini koruyor. Önderlik olmasaydı Başûrê Kurdistan olmazdı. Kurdistan ve Kürtlüğe dair hiçbir şey dile getiremezdik. PKK’nin çıkışı, sadece PKK tarihi değil, Kürt halkı tarihinin çıkışıdır. Üstüne beton dökülen bir halkı diriltti PKK. Önder Apo’nun emeği unutulamaz. Her bir insan imkanlarına göre seferber olmalı, ayakta olmalı. 15 Şubat dünyada lanetlenmeli. Önderliği esir alarak Kürt halkını soykırıma uğratmak istediler ama hesapları tutmadı.”