Cudi: DAİŞ sırtını Türk devletine dayamış

QSD komutanlarından Serdar Cudî, "Hol Kampı'nda her geçen gün büyüyen yeni nesil DAİŞ’liler yetişiyor. DAİŞ sırtını Türk devletine dayıyor" dedi.

YPJ öncülüğünde, QSD ve  İç Güvenlik güçlerinin 27 Ocak’ta Hol Kampı'na yönelik başlattığı ‘İnsani ve Güvenlik Operasyonu’ 8. gününde devam ediyor.

Operasyonu yürüten QSD komutanlarından Serdar Cudi, DAİŞ’e karşı yürüttükleri mücadele ve Hol kampında günlerdir devam eden operasyona ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

 
Yıllardır DAİŞ’e karşı mücadele ediyorsunuz. Ancak bir taraftan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik Türk devletinin saldırıları devam ediyor. Bu saldırıların DAİŞ ile mücadelenizde nasıl bir etkisi var?
12 yıldır Ortadoğu'da yaşanan şiddetli bir savaş var. Kapitalist güçlerin Ortadoğu'ya yönelik projeleri var ve bu projelerini hayata geçirmek istiyorlar. Suriye de bu projenin bir parçasıdır. Suriye, Irak ve birçok ülkeyi parçaladılar. Bu güçlerin hesapları büyüktür. Bunların ekonomik, askeri ve siyasi projeleri var. Bu güçlerden biri de Türk devletidir. Türk devletinin öyle kendisini, yansıtmaya çalıştığı gibi halkların iyiliği için herhangi bir kaygısı yok. Onun tek amacı Misâk-ı Millî hayalini Ortadoğu'da gerçekleştirmektir. Zaten bunu çok açık bir şekilde ifade ediyorlar. Faşist MHP açık bir şekilde Kerkük, Musul ve Halep'in kendilerine ait olduğunu söylüyor. Türk devletinin askerlerinin Irak'ta ve Suriye’deki varlığı zaten onların gerçek amacını ortaya koyuyor. Bu şekilde Misâk-ı Millî hattını devam ettirmek istiyorlar. Türk devletinin bu projesinin önünde engel olan, bizim gücümüzdür, Özerk Yönetim sistemimizdir. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan tüm halklar ile birlikte demokratik bir sistem içinde yaşıyoruz. Başta Türk devleti olmak üzere birçok devlet ve kesim Kürt ve Arap çelişkisi çıkartmak istediler. Ancak onların bu planları sonuçsuz kaldı. Kuzey ve Doğu Suriye’de Arap, Asuri, Süryani, Kürt ve araplar birlikte büyük bir mücadele verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Devrimin faturasına baktığımızda on binlerce şehit verdik biz birlikte. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye halklarının iradesini hazmedemedi. Her türlü savaş tarzıyla saldırıyor. Bu saldırılar hiçbir zaman durmadı. Türk devletinin tüm saldırılarının amacı QSD’yi bitirmek.  Bu anlamda özel savaş yöntemlerini kullanmaya devam ediyor. Bölgeye yönelik saldırılar devam ediyor. Ancak Türk devleti, QSD’yi bitiremeyecek. QSD bir sonuçtur. 12 yıldır süregelen bir savaşın ve mücadelenin sonucudur. QSD kendi bilinci, iradesi ve öz gücü üzerine kendini var etmiş bir ordudur. Bu nedenle Türk devleti şimdi sivil kurumlara saldırıyor. Halkın ihtiyaçlarını karşılayan altyapıya saldırıyor. Her türlü saldırı yöntemini kullanıyor. Sivil insanları vuruyor. Bu şekilde halkın gözünü korkutup bölgeyi boşaltmak istiyor. Esas projesi budur. Türk devleti QSD’ye karşı aldığı yenilginin intikamını halktan almaya çalışıyor. Askeri, siyasi, toplumsal her şekilde saldırıyor.

'DAİŞ'İN CANLANMA RİSKİ ÇOK BÜYÜK'

DAİŞ Türk devleti için büyük bir fırsattı. Bu şekilde Türk devleti Ortadoğu'da yapmak istediklerini DAİŞ gibi çetelerin aracılığıyla yapmak istiyor. DAİŞ’in tekrardan canlanma riski çok büyük. Humus çöllerinde ve Suriye çöllerinde DAİŞ günlük Şam hükümetine ait askeri yerlere saldırıyor. Irak, Suriye ve Afrika’da kendini tekrardan örgütlüyor. İdlib tarafında DAİŞ’in tekrardan kendini örgütlediğine yönelik birçok bilgi var. Bazı devletler ve güçler DAİŞ’in tekrardan canlanmasını istiyor. Çünkü kimse Suriye’de bir çözümün gelişmesini istemiyor. QSD ve MSD’nin çözüm projesi var. 10 yıldır bu sistemde yaşıyoruz. Tüm halklarla birlikte demokratik bir sistem çerçevesinde yaşıyoruz.

Türk devletinin saldırılarından en büyük yararı DAİŞ’e sağlıyor. Hol hamlesinin üçüncü aşamasını başlattığımız gün, Türk devleti İç Güvenlik güçlerinden arkadaşlarımızı şehit düşürdü. Bu arkadaşlarımız bu hamleye katılmak için geliyorlardı. Yine hamlenin yedinci gününde hamlede yer alan arkadaşlarımız ihtiyaçlarını karşılamak için Qamişlo’ya gittiklerinde, gene Türk devletine ait SİHA saldırısına uğradılar ve 4 arkadaşımız şehit edildi. Bu saldırılarla aslında Türk devleti bize şu mesajı veriyor, ‘siz DAİŞ’e karışamazsınız.’ DAİŞ bugün sırtını Türk devletine dayamış. Bize karşı yapılan her saldırı DAİŞ’e büyük moral oluyor. Bölgede DAİŞ bitmiş değil. Önümüzdeki süreçlerde DAiŞ’in daha büyük saldırılar yapma ihtimali de var.  


Hamlenin üçüncü aşamasını Hol Kampı'nda yürütüyorsunuz. Kampın durumunu anlatabilir misiniz?
2021 yılında  Xuwêran cezaevi saldırıları başladığında, Hol Kampı'nda da saldırılar başladı. Ancak Irak’taki bir emirleri onlara mesaj gönderdi. Onlara; “siz bu kampta yemeklerinizi yiyorsunuz, eğitimlerinizi görüyorsunuz. Neden şimdi ayaklanıyorsunuz? Siz bize lazımsızınız. Xuwêran olayı bizim farklı bir projemiz” dedi. Aslında diğer bir anlatımda, Hol Kampı DAIŞ’in akademisi rolünü oynuyor. Ben bir asker olarak 20 yıllık bir DAİŞ çetesinden korkmam. Ama doğar doğmaz DAİŞ zihniyeti ile yetişen bir nesilden korkar insan. DAİŞ zihniyeti süt gibi içiriliyor buradaki çocuklara. Bu çocuk günbegün büyüdükçe DAİŞ zihniyeti de onunla birlikte büyüyor. Hol Kampı'nda büyüyen çocuklar şu fikir üzerinde büyüyorlar, ‘ben DAİŞ’im, bana zulmedildi, geri kalan tüm insanlar kafirdir.’ Kaç gündür görüyorsunuz, bize siz kafirsiniz, kafalarınızı keseceğiz, sizi öldüreceğiz, diyorlar. Birçok kişi Hol Kampı'nın ne zaman patlayacağı belli değil, diyor. Ancak Hol Kampı çoktan patlamış zaten! Onca çocuk terör zihniyeti üzerine büyütülüyor. Burada bunun sorumluluğunu QSD üstlenmiş durumda. İnsani bir görev olarak elbette biz bu görevi üstleneceğiz. Elbette göz göre göre DAİŞ hücrelerinin büyümesine ve dağılmasına izin veremeyiz. Ancak bugün Hol Kampı'nda onlarca ülkeye ait insan var. Bu ülkeler tek bir aileyi bile kabul etmiyor. Peki onlar bir aileyi kabul etmiyorsa, burada Hol Kampı'nda 50 bin DAİŞ’li var. Peki bunların yarattığı tehlikenin sorumluluğunu kim üstlenebilir? Birçok ülke açık bir şekilde götürecekleri ailelerin kendi toplumları üzerinde oluşturacağı tehlikeyi göze alamadıklarını söylüyor. İngiltere, Britanya ve birçok ülke aynı şeyi ifade ediyor. Onlar için tek bir aile tehlike oluşturuyorsa, 50 bin DAİŞ'linin bizim üzerimizde tehlikesi yok mu? Türk devletinin yoğun teknik saldırıları olduğunda bunlar tekrardan ciddi tehlike oluşturacak. Hol Kampı için ciddi destek ve yardıma ihtiyaç var. Burada destekten söz ederken, ben silah yada maddi destekten söz etmiyorum. Benim söz ettiğim destek, Özerk Yönetim, MSD ve QSD ile ortak bir mücadele birliğini oluşturmak, bu kampın tüm dünyanın gündeminde olması gerekir. Bugün bu kampa zoraki bir denetim yapılabiliyor. QSD’nin yapacağı savunma da sınırlıdır. Yarın öbür gün kimse QSD’ye diyemez 'siz yapamadınız' diye. Bugün 50 binden fazla DAİŞ'linin savunmasını yüzlerce arkadaşımız yapıyor.

Şimdi Hol Kampı Irak ve Suriye sınırı üzerindedir. Etrafının çoğunluğu çölden oluşuyor. Hava şartları bozulduğunda bu sefer tekniğinde pek bir etkisi olmuyor. Yüzlerce insan gidip gelebilir. Hol Kampı'nda bunlar, DAİŞ eğitimini görüyorlar. Operasyon esnasında bazı belgeler bulduk. Bu belgelerde madde madde cihadın anlayışları yazılıyordu. Madde madde cihat kuralları yazılan bu belgeler Türkçe yazılmış ve İstanbul’da basılmış. Ve çocuklar bunun üzerine eğitim görüyorlar. Örneğin 'cihat nedir ve her bir Müslüman nasıl kafirlere karşı cihat yapabilir' şeklinde devam eden kurallar var.  

Şimdi Türk devleti bunları görmüyor mu? Elbette görüyor. Avrupa'dan gelen DAİŞ’lilerin hepsi Türkiye’nin hava yollarını kullanarak geçtiler. Günlerdir Türk medyası Hol Kampı'nda şiddet ve baskı olduğunu işleyip duruyor. Dünya bu hamleyi izliyor ve görüyor. Bu hamleyi QSD tek başına yapmıyor. Uluslararası Koalisyon bu hamleyi yakından takip ediyor ve onlar da Hol Kampı'nda DAİŞ tehlikesinin çok iyi farkındalar ve görüyorlar. Biz böylesi bir hamlenin ihtiyaç olduğunu gördük ve böylelikle pratikleştirdik. İleride bunların devamı da gelebilir. Belki bunun dördüncü ve beşinci aşamasıda olabilir. İlk aşamada onlarca silah ve cephane yakalandı. Onlarca çete yakaladık. Irak ve Suriye'de eylem planlamaları yapan emirler bu kamptan çıktılar. DAİŞ emiri Ebu Ubeyde kısa bir süre önce bu kampta öldürüldü. Ama Ebu Ubeyda’nin ölümünden sonra direkt başka bir emiri çıkarttılar. Bu kampta her şekilde sistemli bir şekilde örgütleniyorlar. Bir çocuk bile nasıl davranacağını biliyor. Kamp içinde yapılan güneş enerjilerini ve lambalarını kırıyorlar. Çocuklara kedi ve köpekler üzerinde kafa kesmeyi öğretiyorlar. Açık bir şekilde biz DAİŞ'liyiz, DAİŞ yok olmadı, varız ve hepinizden hesap soracağız diyorlar. Yeni bir DAİŞ'li nesil yetişiyor. İlk baştaki nesil belirli bir yaşta bu zihniyetin içine girdi. Ama burada yetişen yeni nesil DAİŞ'liler daha annelerinin kucağında DAİŞ'li oluyor. DAİŞ'li olarak doğuyor. Birkaç yıl sonra bu nesil üzerinde denetim kurmak mümkün olmayabilir. Biz kendi kucağımızda bir canavar yetiştiriyoruz aslında. Irak yakın, kampın etrafında birçok köy var. DAİŞ’in katliamları biliniyor. Birçok ülke ve şehirlerde büyük katliamlar yaptı. Askeri güç olarak kısmen bir tedbir alınmış ancak bu tedbirler de yeterli olmayacak. Başta Uluslararası Koalisyonun daha çok destek vermesi gerekir ve tüm dünyanın da bu sorumluluğu üstlenmesi gerekir.

 HAMLEDE VE KAMPTA SON DURUM NE?

9 gündür hamle devam ediyor. Nasıl geçti, şimdiye kadar ne sonuçlar çıkardınız?
Hamlenin üçüncü aşaması bir haftayı geçti. Başta dediğim gibi bu hamlede öncelikle Türk devletinin saldırıları olumsuz etkiledi. Yine kış koşullarında zorluklar yaşandı. Bizim tüm askeri ve sivil kurumlarımız gerçekten büyük bir fedakarlık gösterdi. Bu hamlenin başında hamlenin planlaması tartışıldı ve buna göre harekete geçirildi. İlk üç gün Muhacirat bölümünde operasyon yapıldı. Bu bölümün tümü yabancı uyruklu kadınlardan oluşuyor. Ve en tehlikeli ve sorunlu bölüm diyebiliriz. Onlarca devlete ait vatandaşlar var burada, ancak bu devletler bunlara sahip çıkmıyor. Biz kadın ve çocukları öldüremeyiz. Bu uluslararası bir kanun olmasından kaynaklı değil, QSD’nin ahlaki bir ilkesidir. Bilmem kaç devletler arası imzalanan kanun var, ancak bu olayın hukuksal bölümünü oluşturuyor. Ama bizim için insani ve ahlaki boyutu esastır. Arkadaşlarımıza saldırdılar, onlarca arkadaşımızın kafalarını kırdılar. Sadece askeri güçlere karşı değil, sivil insanlar gelip burada çalışıyorlar, onlara saldırdılar, kafalarını kırdılar. İnsanları korkutuyorlar. Onlara sizin kafalarınızı keseceğiz, sizi öldüreceğiz, diyorlar. Bu bölüm gerçekten zordu. Üç gün sürdü ve biz çok hassas yaklaştık. Buralarda silah, telefon ve birçok farklı şey çıktı. Daha sonra tüm bunlar paylaşılacaktır. Bu kadınların bölümü için bir kural vardır. Buradaki tüm kadınlar yabancıdır ve aralarında hiçbir şekilde erkek yoktur. Ancak bu bölümde onlarce erkek yakaladık. Bu erkeklerin hepsi çetedir. Yine yaşları 16-17 üzeri erkekleri yakaladık. Bunlar burada saklanıyorlardı ve hepsi şimdiden emir görevi almışlardı. Dediğim gibi yaşanan zorlanmalar vardı.

 
Hamle esnasında birçok askeri mazeme bulundu. Bu malzemeler kampa nasıl giriyor? Dışarıdan destek alıyorlar mı? Yine bu hamle ile kamptaki DAİŞ tehlikesinin ortadan kalktığını söyleyebilir miyiz?
Hamle devam ediyor. Ne kadar sürer, buna yönelik net bir şey diyemeyiz. Kamp olarak bir tehlike vardı tabii. Fakat tümden bu tehlikeyi bertaraf ettiğimizi söyleyemeyiz. Ancak kısmen de olsa bunun etkisini azalttığımızı söyleyebilirim. Yani şöyle diyebilirim, onların varsa bir planlamaları yada saldırı hesapları, bu hamle ile bunu boşa çıkarttık. Ancak birçok bilgi var elimizde, kampa çok sayıda cephane geçirilmiş. Tüm bu cephaneler nasıl geçti kampa? Bir DAİŞ'linin Irak’tan buraya elini kolunu sallayarak gelmesi mümkün değil. Bazı özel gruplar var, sadece bu kamp üzerinde çalışıyorlar. Bu grupların sorumluları Serêkaniyê ve Girê Sipî'de bulunuyorlar. Türkiye’de bulunuyorlar. Bir insanı geçirmek için 5 bin-10 bin dolar veriliyor. Türk devleti özel olarak bunun üzerinde çalışıyor. Gelen bir çok bilgiye göre, DAİŞ birçok yerde tekrardan kendi çetelerini topluyor. İdlib’den Şehba, Efrin, Girê Sipî ve Serêkaniyê’ye kadar çetelerini topluyor. Bunlar Çeçen, Afgan, Şişan ve daha birçok yerden DAİŞ çeteleri bu bölgelerde toplanıyorlar. Bu anlamda onların bu süreçte kampa yönelik hesaplarını boşa çıkarttık. Ama daha büyük bir tehlike var. QSD’nin hamlenin üçüncü aşamasının yapılmasının kararını almasının nedeni buydu. Bunun önündeki en büyük etken ve engel Türk devletidir. Türk devleti bu şekilde hamlelerin yapılmasını istemiyor. Sürekli olarak DAİŞ’e nefes aldırmak istiyor. Bu kampta bunların elbette uzun vadeli planlamaları da vardır. Örneğin çocuklar sürekli bağırıyor, DAİŞ bitmedi, DAİŞ var ve büyüyor şeklinde slogan atıyor. DAİŞ nasıl büyüyor? Ben de bir asker olarak merak ediyorum bunu. Ben bu gün bu kampta bulunuyorum ve benim görevim buradaki toplumun güvenliğini sağlamak. Ancak bizim denetimimizde olmayan birçok alan var. Bu alanların başında Serêkaniyê, Girê Sipî, îdlib, Efrin ve Şam hükümetine bağlı bölgeler var. Bu anlamda DAİŞ kendini tekrardan örgütleyip saldırılarını genişletmek istiyor. Biz de bunun önünü almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Biz 11 bin şehit verdiğimiz için pişman değiliz.  Biz DAiŞ ile Kobanê, Minbic, Reqa, Tepqa ve Bahoza kadar savaştık. Buna devam edeceğiz elbette. DAİŞ kendi varlığını korumak için ısrar ediyor, biz de bu inanç ve kararlılıkla DAİŞ’i tümden bitirene kadar devam edeceğiz elbette. Belki tümden DAİŞ fikrinin ortadan kaldırılması için zaman gerekir. Ama son hücresine kadar, kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz.

Hol Kampı Ortadoğu'da bulunan en tehlikeli ve aynı zamanda en büyük kamp. Uluslararası kampa yönelik yardımlar oluyor mu? Yada Hol Kampı sonununun çözümü için girişimleri var mı?
Kamp olarak ihtiyaç olan şey, öncelikle tüm ülkelerin buna destek vermeleri gerekir. Ben burada maddi destekten söz etmiyorum. Herkesin ahlaki sorumluluklarına sahip çıkması gerekir. Her ayağa kalkan diyor, ‘Hol Kampı patlamaya hazır bir bomba.' Peki bunun için planınız, projeniz, çözüm öneriniz nedir? Yıllardır Özerk Yönetim çağrı yapıyor. Her ülke buradaki insanlarına sahip çıksın. En azından QSD’nin yükünü hafifletin. Bu nedenle Özerk Yönetim, tüm sivil ve askeri kurumlarıyla bu kamp ile uğraşıyor. Bu kamp adeta Bermuda Şeytan Üçgeni'ne dönüşmüş ama ona yönelik hiçbir çözüm de yok. Peki bu ne zamana kadar böyle devam edebilir? 4 yıl önce 3 yaşında olan çocuk şimdi yedi yaşında. Yedi yaşında olan çocuk şimdi on yaşında. Günbegün bu çocuklar büyüyor. Böyle binlerce çocuk var. Bu binlerce DAİŞ'linin yetiştiği anlamına geliyor. Bunlar annelerinin kucaklarında DAİŞ'li oluyorlar. Bu kampta Konyalı bir kadın var, diyor, ‘ben dört şehit verdim, dört tane daha verebilirim.’ Şimdi böyle bir kadının çocukları hangi zihniyet ile büyüyor? Bu nedenle tüm devletler ve başta Uluslararası Koalisyon'un her yönden bu kampa destek olması gerekir. Ortak yürütülen çalışmalar var. Bu hamlede de yine ortak çalışma oluyor. İstihbarat ve bilgi boyutunda daha çok bir iş birliği içinde olunuyor. Ama esas olarak bir haftadan fazladır QSD ve tüm sivil kurumlar, kış koşullarına rağmen büyük bir fedakarlık içindedir. Kampın durumu bu şekildedir. Hamle dediğim gibi devam ediyor. Ancak ne zaman bir olay olacak bilmiyoruz. Belki bu sefer öyle ciddi bir şekilde, silahlarla arkadaşlarımıza saldırmadılar. Onlar da çok iyi hesap ve kitap yapıyorlar. Aslında doğru zamanı bekliyorlar. Onlara gelecek talimatı bekliyorlar. Nasıl ki konuşmalarımda Irak ve Suriye’nin güneyinde DAİŞ’in tekrardan canlandırıldığını söyledim, Hol Kampı da buna bağlıdır. Kamptakiler tüm talimatlarını dışarıdan alıyorlar. Bunlar Serêkaniyê ve Girê Sipî’den talimat alıyorlar. Kampta o kadar malzeme ve para nasıl geçiyor? Bu cevaplandırılması gereken ciddi bir soru. QSD olarak bizim öyle çok gelişkin bir tekniğimiz yok. Kamp geniş, alan oldukça geniş ve kontrol edilmesi zor. Son olarak şunu belirteyim, birçok ülke, başta Türk devleti tekrardan DAİŞ’i canlandırmak istiyor. DAİŞ için yeni planlar ve projeler oluşturmak istiyorlar. Çünkü on yıldan fazla zaman geçti ama Suriye krizi hâlâ çözülmüş değil. Önümüzdeki bu iki yılda da olmayabilir. Daha kimse çözüm için hazır değil. Ama biz QSD ve bizim siyasi irademiz MSD’nin projesi hazırdır ve on yıldır biz zaten bu projeyle yaşıyoruz. Bu projenin herkes için en uygun olduğu da biliniyor zaten. Hol Kampı'nın genel durumu böyledir. Tabii hamle bittikten sonra da genel olarak alınan sonuçlar paylaşılacaktır.